Feyzan Alasya: "Her Şey Kendi Bütünlüğünü Arar" - ArtDog Istanbul
Feyzan Alasya, Festival, Tuval üzerine yağlı boya, 184x230 cm, 2024

Feyzan Alasya: “Her Şey Kendi Bütünlüğünü Arar”

Feyzan Alasya’nın "7067 SOKAK" adlı kişisel sergisi Adana'nın çağdaş sanat galerisi Kun Art Space'de 22 Mart'a dek izleyiciyle buluşuyor. Sanatçı ile klasik figüratif teknikle düşsel anlatımın birleşiminden doğan "7067 SOKAK" sergisini konuştuk. 

/

Çukurova bölgesinin çağdaş sanat galeri KUN Art Space, Feyzan Alasya’nın 7067 SOKAK adlı kişisel sergisini ağırlıyor. Geçmişin ve anın iç içe geçtiği, düşler ve gerçeklik arasında gezinen, bilinçaltından taşan imgelerle kurulu bir bütünlük sunan sergide sanatçı, günlük rutinlerin içinde sıradan görünen ancak derinlik kazandığında devasa bir okyanusa dönüşen yaşamın özünü sorguluyor. Sadece fiziksel bir mekânı değil, aynı zamanda sanatın ve düşüncenin serbest dolaştığı, imgelerin bir araya gelerek yeni anlamlar kazandığı bir alana gönderme yapan 7067 SOKAK, sergisini Feyzan Alasya ile konuştuk.

Feyzan Alasya, Gözlemci Observer Tuval üzerine yağlı boya Oil on canvas 84×100 cm, 2024

Serginin başlığı “7067 SOKAK”. Bu başlık serginin içeriğine ve temasına nasıl hizmet ediyor?

7067 SOKAK, atölyemin bulunduğu sokağın ismidir. Yaklaşık on senedir Bodrum Turgutreis’te yaşıyor ve üretiyorum. Yaz kış burada geçirdiğim süreye ithafen bu ismi koymayı uygun buldum. 2022’nin sonlarında başlayan yeni üretim sürecimde, atölyem ve yakın çevresi — sokakları, insan ilişkileri, beni mutlu eden ve zaman zaman üzen doğası — beni etkiledi ve resimlerime özellikle küçük kadrajlar halinde mekân pasajları olarak dahil oldu. Bunun yanında, odaklanarak ve üreterek geçen zamanın kıymetini vurgulamak ve belki de kutlamak istedim. Böylece sergi ismi kendiliğinden ortaya çıkmış oldu.

Sergideki üretimlerinizi biraz detaylandırır mısınız? İzleyiciye nasıl işler sunuyorsunuz? Üretim süreçlerinizde sizi neler besliyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?

Bu dünyayı ve insan doğasını, hiçbir zaman değişmeyecek makus talihimizi, düaliteyi ve diyalektiği, bir okyanusa benzeyen evreni en iyi anlatanın ve duygusal bağ kurdurtanın mitler ve buradan beslenen sanat eserleri, filmler, edebiyat ve fikirler olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle karşıtlıklar bütünü olan insanı, yani bizzat kendi hikâyemi de bu yolla aktarıyorum. Güncel yaşamda dahil olduğumuz ya da maruz kaldığımız bütün olaylar ve toplumsal travmalar, üretime bu sürreal dille dönüşüyor.

Figürler, atmosfer, hareket ve jestler kompozisyonlarımı oluşturuyor. Katmanlı mekânlar yer alabiliyor. Çoğunlukla kâğıt üzerine çizdiğim, tuvale göre çok daha ham olan eskizleri derliyorum. Bunları hemen kullandığım gibi zamana da yayabiliyor, farklı eskizleri içsel yoğunluğuma göre kolajlar haline getirebiliyorum.

Feyzan Alasya, Tuval üzerine yağlı boya, 126 x 250 cm,  2024

Sergide rüyalar, mitler ve günlük rutinlerin sıradan görünen ancak derinlik kazanan yönlerini vurguladığınızı belirtiyorsunuz. Bu imgeler arasındaki geçişleri nasıl oluşturuyorsunuz?

Her şey kendi bütünlüğünü arar; genel olarak zihnimizdeki hayat akışı da parçaları birleştirerek devam eder. Bir sanatçı olarak, günlük yaşantıdaki bu rutinler ve kesitler duygusal yönümün parçaları, dolayısıyla benim parçalarım. Tüm bunlar kolajlar halinde tuvale girerek resim bittiğinde kendi duygusal bütünlüğümde tamamlanmış oluyor. Diyebilirim ki bir sonuç yok; devam eden bir süreç ve istasyonlar var. Sonuçta bütün hayatımız izlerden, kesitlerden ibaret; sürekli dağılan bir şeyi bütünleme çabası içerisindeyiz. Tamamlanmaya çalışıyoruz ve tatmin duygusu arıyoruz.

Hayatımıza dair her şey bir mekân oluşturuyor. Bir insanla ya da hayvanla kurduğumuz ilişki, bir kavram, bir fikir, bir olay — her şey farklı mekânlar ve fragmanlar yaratıyor.

Resimlerimde karşıtlığı oluşturmak ve fragmanları bir araya getirebilmek için zaman zaman gördüğüm rüyalardan notlar alıyorum. Bu bana, zamanla en ürkütücü olanlarda bile gizli bir mizah olduğunu fark ettirdi. Rüyanın kendi içerisindeki kurgu ve mantık, kompozisyonlarımın belirleyicisi olmaya başladı. Olay örgüsündeki absürdlük ve kopukluklar, gerçek hayattaki mekânsal ve anlamsal kopuklukları fark etmemi sağladı. Bu sayede günlük basit rutinlerin işlenişinde bile kompozisyonlar fantastik bir dile kavuştu diyebilirim.

Feyzan Alasya, Afiyet Olsun Enjoy Tuval üzerine yağlı boya, 150×125 cm, 2025

Serginizde kullandığınız teknik ve stil açısından klasik figüratif ile düşsel anlatımın birleşimini tercih ediyorsunuz. Sizi bu teknik tercihe yönlendiren etken nedir?

Özellikle figür ve portre resmi üzerine oldukça çalıştım. Bunlar, resmimin klasik, figüratif yönünü ortaya çıkardı. Ayrıca kompozisyonlarım sembolik ve düşsel öğeler içerdiğinden, böyle bir tanım oluştu. Gerçekte bir tanımdan çok daha fazla unsuru bir arada barındırdığını düşünüyorum. Bununla beraber, kompozisyonlarımda bozuk ve çoklu perspektifi kullanma cesaretini minyatür resimlerinde buldum. Minyatürlerdeki farklı, parlak ve kimi zaman kontrast renk grupları paletimi etkiledi.

Ayrıca maniyerist, barok ve dışavurumcu sanatçılar ile sosyalist gerçekçilikle anılan bazı Alman ressamların üslupları beni özgürleştirerek teknikteki akademik katılığı kırabilmemi sağladı ve düşsel kurguları oluşturmamda bana rehberlik etti.

Sergi bülteninde “Sanat, tanımlardan kaçtığında özgürleşir,” ifadesini kullanıyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

Sanat üretimini her zaman bir süreç olarak görüyorum. Bizler, söylediğimiz ve ürettiğimiz her şeyde bir taraftan da karşıtını doğuruyoruz. Bugün sizlere kendimi daha fazla ifade etmek için söylediklerim de buna dahil. Bu yüzden kesin tanımlardan uzaklaşmak gerektiğine inanıyorum. Her zaman değişime açık bir kapımız olmalı. Sonuçta ürettiklerimiz, hayatlarımızın eseri ve bu serüvenin bir yansıması. Değişime ve farklı yönelimlere direnç göstermemeliyiz.

Feyzan Alasya

Neler eklemek istersiniz?

Sanat benim için bir iletişim aracı olduğu kadar, kendimi tanıma ve anlamlandırma biçimi. Üretim sürecinde karşılaştığım her duygu, figürlerime ve kompozisyonlarıma yansıyor. İzleyiciyle kurduğum bağ da bu sürecin bir parçası oluyor. Sanatın doğası gereği her zaman değişime açık olduğunu düşünüyorum ve bu sürecin izleyici ile paylaşılmasının çok kıymetli olduğuna inanıyorum.

Sergiyi 22 Mart tarihine dek Kun Art Space‘te izleyebilirsiniz.

Previous Story

Melida Tüzünoğlu: Siyaset ve Moda Her Zaman İç İçe Oldu

0 0,00