Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamaları kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı tarafından Tünel’deki Metrohan’da düzenlenen “Poesium İstanbul 2. Uluslararası Şiir Forumu” açılış konuşmaları ve birinci gün oturumlarıyla başladı.
Farklı dillerden ve kuşaklardan 33 şairin söyleşiler ve şiir dinletileriyle dört gün boyunca bir araya geleceği şiir festivalinin açılış konuşmasını İBB Kültür Dairesi Başkanı Tolga Volkan Aslan yaptı. Aslan, “Şiirle kesişen ve her sokağı şiire çıkan bu güzel kenti, 32 yıl aradan sonra ‘Poesium İstanbul’ ile tekrar buluşturmanın büyük heyecanını yaşıyoruz. Tarihler boyunca pek çok medeniyete kucak açmış, kültürleri beslemiş, yarınlara aktarmış kadim şehir İstanbul’un kalbi, Beyoğlu’nda okunacak şiirlerle atacak. Dört gün boyunca burada okunacak şiirler Nazım Hikmet’in, Cahit Sıtkı’nın ve Orhan Veli’nin izlerinin saklandığı şehrin sokaklarına ulaşacak,” dedi. Sekiz ülkeden gelen şairlerin buluşası 10 Aralık’a kadar devam edecek.
“Şiiri birbirimize sormak üzere buluştuk”
Poesium İstanbul’un gelenekselleşmesini arzu ettiklerini vurgulayan Volkan Aslan’ın ardından şiir festivalinin düzenleyicileri şair Haydar Ergülen ve Gökçenur Ç. de birer konuşma yaptı. Haydar Ergülen, “Dünyaya söz geçirmek güç… Her şey hızla eskiyor, değişiyor, kayboluyor. Yeni sözler, söyleyişler, teknikler, yaklaşımlar bulmak gerekiyor. En ezelden beri en yeni olmaya çalışıyor şiir. Yalnızca yazmamızı istemiyor bizden, daha çoğunu istiyor. Yaşamdan daha çoğunu istiyor. Bunu bilmiyoruz, bunun için yazıyoruz belki. Şiir yaşadığımızdan daha fazlası. Hem cesuruz hem de tüm cesurlar gibi korkağız, korkuyoruz. Sürekli deniyoruz. Yeni yollar, yeni sözcükler, yeni bağdaştırmalar… Hiçbirimiz tek başımıza gelmiyoruz. Şiirlerimizi getiriyoruz. Onların çağrısına uyup, peşine takılıp geliyoruz, gidiyoruz, dertleniyoruz, seviniyoruz, bekliyoruz, kuşkulanıyoruz, soruyoruz, biliyoruz, bilmiyoruz… Şiir hem orada hem burada, hem şimdi hem değil. Bugün şiiri birbirimize sormak üzere buluşuyoruz,” ifadelerini kullandı.
Şair Gökçenur Ç. ise uzun aradan sonra düzenlenen uluslararası şiir festivaliyle ilgili şunları söyledi:
“Sanat bir şey hakkında konuşurken başka bir şey hakkında susar. Bir konuya dikkatimizi çekerken aslında dikkatimizi başka bir şeye vermekte engellemekte, onu yok saymamızı istemektedir. Temsil doğası gereği yalnız ve seçicidir. Bir istisna olarak şiirler, birlikteliğin güzelliği ile aynı anda parçalanmışlığı da anlatır bize. Savaşlar ve savaşlarla çizilen sınırlar… Kaynakların ve refahın eşitsiz paylaşımı adına bizi ayırmadan önce bir bütün olduğumuzu, tek bir kültürün paydaşları olduğumuzu hatırlatır. Şiir kanla, ölümle, acıyla, göçle parçalanmış imgeleri, yeniden bir araya getirme ve oluşturma çabasıdır belki. Zamana direnen bir güzellik. Aşınmayan bir bellek… Belki bu şiir şenliği de dünyadan parçalanmışlığın acısını birkaç gün için unutup, birlikteliğin mutluluğunu duymak içindir.”
İstanbul’da gerçekleştirilen “Poesium İstanbul”da tekrar yer almaktan büyük heyecan duyduğunu dile getiren şair Gülseli İnal ise şiirin yaşam içindekine önemine, “Şiir adalettir, şiir kalemdir, şiir istektir, şiir arzudur, şiir barıştır, şiir erotiktir…. Şiir barıştır, şiir özgürlüktür, taleptir. Şiir bu dünyada bir çocuk yoksulluktan öldüğü zaman konseylerin toplanıp, kendini yargılaması demektir,” sözleriyle vurgu yaptı.
Farklı dillerden ve kuşaklardan 33 şair İstanbul’da
“Poesium İstanbul 2. Uluslararası Şiir Forumu”nda yer alan şairler, ilki 1991’de yapılan ve 32 yıl aradan sonra 2’inci kez İstanbul’da düzenlenen şiir festivaliyle ilgili şunları söylediler:
Yolanda Castano / İspanya
“Buraya davet edilmek benim için bir onurdur. Burada bulunmamı Türk şiirini, Türk şairlerini daha yakından tanımam ve içinde bulunduğumuz dönemde şiiri nasıl yorumladıklarını anlamam için de bir fırsat olarak görüyorum. Bence şiir toplumların her zaman alternatif bir dili oldu. İktidarın diline, siyasetin diline, piyasanın diline, pazarlamaya, sermayeye, paraya… Şiir tüm bunlara karşı alternatif bir dil oldu. Ben her zaman şiirin söyleyecek çok şeyi olduğunu düşünüyorum. Ülkem İspanya’da Türk şiiri hakkında çok az şey biliniyor, çünkü Türkçe yazan çağdaş şairlerin çok azı İspanyolcaya çevriliyor ve onların yazdıklarını merak ediyorum. Bu nedenle bugün buradayım ve onlar hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum.”
Rosa Jamali /İran
“Türk tarihi ve kültürü hakkında çok okuyorum. Türk ve İran kültürünün birbirine çok benzer noktaları var. Bu durum bana hem çok şaşırtıcı geliyor hem de çok ilgimi çekiyor. Geçmişten gelen benzer metinlerimizi okuyorum. Klasik Türk şiiri ile klasik Fars şiirini birine bağlayan büyük bir hazinemiz var. Aynı coğrafyadan besleniyoruz. Bu nedenle İran ve Türk şiirinin sahip olduğu benzer önseziler ve benzer tatlar var. Bu benzerlik benim iki ülkenin şiirine olan ilgimi artırıyor. Bu yüzden bugün burada gelip Türkiye’nin çağdaş şiirini de daha yakından tanıma fırsatım oldu. Benim için ilginç bir deneyim olacak. Çağdaş Türk şiirini Farsçaya çevrildiği kadarıyla takip etmeye çalışıyorum.”
Phoebe Giannisi / Yunanistan
“Öncelikle ilki yaklaşık 32 yıl önce yapılmış çok önemli ve kaliteli bir festival olduğunu duydum. Bu nedenle burada yer almak istedim. Diğer yandan festivalde yer alan isimler arasında sevdiğim şairler var ve onların şiirlerini kendilerinden dinlemek istiyorum. Ayrıca bir kutlama için şehirde ana kültürel etkinlik olarak bir şiir festivalinin düzenlenmesi de bence çok önemliydi. Çünkü bu aynı zamanda şiirin şairlerin varlığıyla birçok insana duyulmasına imkan veren bir etkinlik. Burada iletişim kurmak, bundan sonra yapılabilecek üzerinde iletişim kurmak çok kıymetli. Bu etkinliğin diğer önemli bir özelliği ise bence farklı dillerin buluşması.”
Ahmet Telli / Türkiye
“Bu formun birinci önemi şudur: Demokrasi bir ülkede yerel yönetimlerin faaliyetleri ile şekillenir. Demokratik kültürünün yeşermesi, gelişmesi ve gelecek kültürlere karşı kendini savunabilmesi için yerel yönetimler başı çeker. Çünkü merkez daima tutucudur, o tutuculuğa karşı yerel yönetimlerin demokratik açılımları kültür cephesiyle yeni bir kapı açar. Bu kapı gelişerek daha diğer alanları da kapsar. Yani emeğin özgürleşmesinden tutun, kentleşme ve kent bilinci, yerel yönetimlerin kültürel faaliyetleri ile çok önemli bir kazanım elde ederler. Benim için en önemlisi, yerel yönetimlerin sadece kentin altyapısıyla değil, üst yapısını oluşturan bu tür kültür faaliyetlere de yer vermesi diye düşünüyorum. Bu şiir festivalinin de uluslararası olmasını önemsiyorum. Çünkü burada üretilen kültür ancak bu şekilde bütün insanlığın değerlerine eklemlenebilir. Ben Türkçe şiirin dünyada çok kıymetli bir yeri olduğunu, dil nedeniyle uluslararası olamadığını düşünüyorum. Bu bakımdan da Poesium İstanbul’u önemsiyorum. Türk şiiri bence dünya şiirinin daima paralelinde ilerledi. Hatta kimi yerde ondan daha kıymetli örnekler verdi ve vermektedir.”
Gülseli İnal / Türkiye
“Poesium İstanbul 2. Uluslararası Şiir Forumu’nu çok yararlı buluyorum. Çünkü şiir, insanlığın geleceğidir. Şiir sevgidir.”
Dünyaya Şiirle Müdahale Etmek
“Poesium İstanbul 2. Uluslararası Şiir Forumu”da Haydar Ergülen, Mehmet Özkan Şüküran ve Seyyidhan Kömürcü’nün konuşmacı olduğu “Dünyaya Şiirle Müdahale Etmek” başlıklı bir oturum da yapıldı. Oturumda konuşan Haydar Ergülen, eski dünyada toplumsal olaylarda, yıkımlarda, savaşa karşı barış için ilk sözü olanların şairler olduğuna dikkat çekti. Ergülen konuşmasında şairin dünyaya müdahil olma geleneğinin sürdüğünü ancak sözün hükmünün bugünkü dünyada azaldığına vurgu yaptı. Şair konuşmasında, dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal sorunlarla ilgili Türkiye’den şairlerle birlikte gösterdikleri tepkiyi şu örneklerle sıraladı:
“Şimdi İsrail Filistin halkına, Gazze halkına saldırıyor, korkunç bir katliam yapıyor. Bunu kınayanlar yine ilk olarak Türkiye’den şairler oldu. Küresel ittifak çağrısı yapanlar da yine şairler oldu. İsrail’in Filistin halkına saldırısı yeni değil, sayısız kere saldırdı, katliam yaptı. 2008’de Gazze’deki katliama karşı Türkiye’den 83 şair şiirler yazdık. Şairlerin Gazze’si kitabında topladık. Körfez savaşında ABD saldırısına karşı ortak şiir yazdık. 14 yaşında dipçikle öldürülen Seyfi Turan için 106 şair, şiir yazdık. Yine Kürt çocukları Uğur ve Ceylan için, Gezi Direnişi’nde katledilen Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert için aylarca beraber şiirler yazdık. Bundan 30 yıl önce bu ülkede hem de Cumhuriyet’in kurulduğu yerde Sivas’ta 2 Temmuz 93’te bir kültür şenliğine katılan, 35 yazar ve sanatçı kaldıkları otelde yakılarak katledildi. 30 yıldır yazıyoruz, çiziyoruz. Gazeteci Ermeni Hrant Dink katledildiğinde 72 şair bir araya geldik, 2’şer dize şiir yazdık. Adını Yetimler Ağıdı koyduk, yayımladık. Geçen yıl Türkiye’de yargının ne halde olduğunu göstermek için 200 kadar şair; hak, hukuk, adalet temalı ortak bir şiir yazdık ve haksız cezaya çarptırılan aydınlar, şairler, siyasetçiler, düşünce insanları, gazeteciler, yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarına adadık. Şiir zamana yetişemiyor artık. Haksızlığa adaletsizliğe, barbarlığa, zulme yetişemiyor ne yazık ki… Ve hep gidenlerin ardından yazılıyor. Dünyaya şiirle müdahale etme, belki de şimdi unutturmamakla olası. Şiirin yapabileceği de budur belki. Unutturmamak, hatırlatmak… Bu konuda sanıyorum dünyanın her yerinde şairler bir araya gelebiliyor ve ortak şiir yazma eylemlerini gerçekleştirebiliyor. ‘O da bir şey mi’ diyebilirsiniz ama unutmayın ki pek klişe söz de olsa doğrudur: Şairin kaleminden başka silahı yoktur. O kalemden de kurşun değil, söz çıkar.”x
Forumunun her oturumunda İngilizce-Türkçe, ilgili oturumlarında da İtalyanca simultane tercüme yapılacak. Forumun ücretsiz biletleri İstanbul Senin uygulamasından temin edilebilir.