Paris'te enerji krizi Louvre'u bile karanlığa mahkum etti. Fotoğraf: AFP

Enerji Krizi Müzeleri Nasıl Etkiliyor?

///

Avrupa’da kültür-sanat sektörü Covid-19 pandemisinin ardından toparlanma sürecine girmişken şimdi yeni bir krizle karşı karşıya. Pandemi nedeniyle düşen ziyaretçi sayıları henüz eski seviyelerine dönmemişken, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Avrupa’da ortaya çıkan enerji krizi müzeler için bir numaralı gündem maddesi olmuş durumda.

Avrupa, doğalgazının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan alıyordu. Yeni durumda ise bölge ülkeleri bir yandan Rusya dışında doğalgaz alabilecekleri adres arayışına giderken Almanya, İtalya gibi bazı ülkeler kullanılmayan termik santrallere yöneldi. Doğalgaz özelinde Almanya kadar Rusya’ya bağımlı olmasa da, doğalgaz fiyatlarındaki küresel artış Birleşik Krallık’ı da etkiliyor. Global doğalgaz fiyatları 10 yıllık ortalamasının 10 kat üzerinde. Hal böyleyken, Avrupa’da enerji azaltmaya dair sert planlar çoktan devreye alındı.

Enerji faturalarındaki artış müzeleri yakından ilgilendiriyor. Çünkü müze koleksiyonlarında yer alan eserler, uygun sıcaklık ve nemin sağlandığı ortamlarda sergilenebiliyor ve saklanabiliyor. Bu da ısınma ve elektrikten sadece belirli bir ölçüde ‘tasarruf edilebileceğini’ gösteriyor.

The British Museum. Photo ©the Trustees of the British Museum. Source: news.artnet.com

Avrupa’daki enerji krizine karşı pek çok kültür-sanat kurumu sembolik uygulamalardan pratik önlemlere kadar birçok adım atmaya başladı. Eyfel Kulesi’nin ışıklarını gece daha erken saatlerde söndürmeye başlamasıyla birlikte bazı kurumlar halka kapılarını daha erken kapatmayı, çalışma saatlerini sınırlandırmayı düşünüyor. Fransız Kültür Bakanı Rima Abdul Malak, Louvre’un ikonik cam piramidinin ışığının gece 23.00’ten sonra yanmayacağını söyledi. Versay Şatosu’nda da ışıkların söneceği saat 22.00 olarak belirlendi. Centre Pampidou ise halka kapandığı saat olan 22.30 itibarıyla güvenlik ışıklandırması hariç ön cephe ışıklandırmalarını kapatacak. Strasbourg şehrindeki dokuz müze ise önlem olarak haftanın iki günü kapılarını kapatma kararı aldı.

Bakan Malak, bu ‘sembolik’ önlemlerin halkta bilinç yaratılması ve vatandaşların harekete geçmesi için önemli olduğunu belirtti. Kültür kurumlarına enerji krizinin yönetimine dair öneriler, tasarılar için soru formu/anket gönderdiklerini ifade etti. Öte yandan başarılı uygulamalar da var. The Musée d’Orsay ve Musee de l’Orangerie yılın ilk sekiz ayında enerji tüketimlerini yüzde 15 azalttı: Müzenin tüm ışıklandırması yenilendi, LED ampullere geçildi. Müze adına konuşan yetkili de harcamaların çoğunun ışıklandırma ve uluslararası konservasyon standartlarına uygun şekilde gerekli sıcaklık ve nem koşullarının sağlanmasına gittiğini belirtti.

Faturalar Üç Katına Çıkacak

Almanya’da da durum çok parlak değil. Ülkedeki pek çok müzeden sorumlu olan Prussian Cultural Heritage Foundation, Deutsche Welle (DW) ile yakın zamanda yaptıkları bir röportajda, doğalgaz faturalarının üç katına; elektrik faturalarının ise iki katına çıkabileceğini belirtti. Almanya’da kültür ve medyadan sorumlu bakan Claudia Roth’un da aralarında olduğu yetkililer, kültür sanat sektörü temsilcileriyle bir araya gelerek krize karşı atılabilecek adımları konuştu. Ülkede kamu binalarının maksimum sıcaklık derecesinin 19 derece olabileceği yasayla netleştirildi. Acil durumlar ya da özel etkinlikler haricinde anıtların, heykellerin gece ışıklandırılması yasaklandı. Deutsche Museumsbund kültür kurumları için enerji tasarrufu tüyoları listesi yayınlarken, German Museums Association da Mart 2023’e kadar müzelere ‘enerji rehberi’ sunacağını açıkladı.

Öte yandan DW’nin haberine göre, bakan Claudia Roth ‘kültürel resesyon’a yani kültürel aktivitelerde azalmaya karşı uyarıda bulundu. Müze, tiyatro, sinema ve konser alanları gibi mekanların eğitim, bir araya gelme, sosyal kaynaşma ve komünite için önemine dikkat çekti. ‘Demokrasinin çapası’ olarak nitelendirdiği bu kurumların kışın açık kalmalarının önemli olduğunu vurguladı. Konuşmalar sonucunda ise ülkede kültür-sanat sektörünü hedef alan iki başlıklı bir yardım programı öne çıktı. Buna göre, ilk olarak 2023’te kültür kurumlarına hedeflenmiş destek sağlamak için fon ayrılacak. İkinci olarak ise federal ve eyalet hükümetleri, gerekli olması halinde, kültür kurumları için ekstra önlemleri tartışacak.

Hangi Eserler Korunacak?

German Cultural Council Direktörü Olaf Zimmerman ise sanat dünyası için oldukça kritik olan bir konuya parmak bastı, enerji sıkıntısı halinde müze sergilerinin tehlikeye düşeceğini hatırlattı. Neue Osnabrücker Zeitung gazetesine konuşan direktör, “Tüm eserlerin korunmasını sağlayacak klimalı depo alanı yok. Acil durumda korunmak istenen eserler belirlenmeli. Önceliklendirme yapılmalı” dedi.

Almanya’daki müzelerin dikkat çeken uygulamaları da var. Örneğin Frankfurt’taki The Städel Museum bazı sergileme alanlarını jeotermal enerjiyle ısıtıp soğutuyor. Kassel’de bulunan Museum Fridericianum ile Bremen’deki Kunsthalle de doğalgaz yerine jeotermal enerjiden yararlanan müzeler arasında…

Birleşik Krallık için de benzer sorunlar geçerli. Ziyaretçi sayılarının durumu, artan enflasyon ve enerji giderleri kurumlar için önemli ölçüde gider kaybı demek. Bu da kesintileri kaçınılmaz kılıyor. Yerel hükümetlerin ya da ulusal hükümetin müzelere bağışları ise enflasyon sebebiyle değerini yitiriyor. Londra’daki müzeler turist sayısındaki azalmayla birlikte ziyaretçi sayısının bütçelerine etkisini daha yoğun hissederken; The Art Newspaper’ın haberine göre 15 devlet müzesinin toplam ziyaretçi sayısı Haziran 2019’da 4.4 milyonken, Haziran 2022’de 2.8 milyona düştü.

British Museum’un 2019’un Haziran ayında 578 bin olan ziyaretçi sayısı, bu haziranda 380 bine indi. Tate Modern için de ziyaretçi sayıları 2019 ve 2022 Haziran için sırasıyla 456 bin ve 357 bin olarak açıklandı. Ziyaretçi sayılarının eski günlerine dönmesi yakın zamanda olası görünmezken, müze mağazaları ve kafelerinden elde edilen gelirin de gittikçe azalması kurumların içinde olduğu sıkıntılı durumu daha da zorlaştırıyor.

Durumu pandemi dönemi ile kıyaslayan Museum Association (Müzeler Birliği) Direktörü Shanon Heal “Covid-19 pandemisi, devlet koleksiyonlarının korumasında devlet desteğinin şart olduğunu gösterdi. Birleşik Krallık’taki kültür kurumlarının varlıklarını devam ettirmesinde devlet destekli izin uygulaması ve Kültürel İyileşme Fonu kritik rol oynadı. Aksi takdirde, pek çok müze kapılarını kalıcı olarak kapatabilirdi” dedi.

Geçici Çözümler Yerine Uzun Süreli Planlar

Bu kış için tehditlerin başında gelen ısınma ve elektrik giderlerine bakalım. 2021-22 döneminde Tate (Londra’da iki mekan, St Ives ve Liverpool) enerjiye 5.5 milyon sterlin harcadı. Bu da toplam giderinin yaklaşık yüzde 5’ine tekabül ediyordu. Diğer müzelerden British Museum enerjiye 2.1 milyon, Victoria and Albert Museum 1.5 milyon ve National Gallery 1.3 milyon sterlin harcadı.

Ülkede enerji faturalarındaki artışın yüzde 500’ü bulabileceği öngörülürken, müze direktörleri de çareler aramaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda istifa eden Birleşik Krallık Başbakanı Liz Truss’ın açıkladığı enerji fiyatları üst sınırı politikası olumlu tepki görse de, işletmeler ve kurumlar için Mart 2023’e kadar geçerli olacak politikaların müzeler için daha fazla uzatılıp uzatılmayacağı belirsiz. Bu gibi belirsizlikler de müze direktörlerinin endişelerini artırıyor.

The Art Newspaper’ın haberine göre, Museum Association Direktörü Shanon Heal, “Başbakan Liz Truss’un açıkladığı işletmeler ve hayır kurumları için altı aylık enerji fiyatları üst sınırını memnuniyetle karşılıyoruz. Paket, müzelerin kısa vadede kış dönemini atlatmasına yardımcı olacak. Ancak bu yalnızca geçici bir düzeltme” diye konuştu. Hükümetten daha uzun süreli planlar beklediklerini söyledi. Müzelerin daha enerji tasarruflu ve çevre dostu olmaları; karbon ayak izlerini azaltabilmeleri ve kurumlar, topluluklar için sürdürülebilir gelecekler yaratabilmeleri için yatırıma ihtiyaç olduğunu belirtti.

Ülkedeki bazı belediyeler, müzelerin kışın evlerinde ısınamayan ya da ısınma erişimi olmayan kişiler için bir barınak olabileceğini planlıyordu ancak müzeler kapılarını açık tutamazsa bu da gerçekleşmeyecek…

Sorun Pandemiden Daha Ciddi

National Galleries of Scotland’ın (NGS) direktörü John Leighton da “Yerel ve merkezi otoriteler müdahale etmezse, Birleşik Krallık’ın en köklü kültür kurumları kapılarını açık tutmakta zorlanacak” diye uyardı. The Art Newspaper’ın haberine göre, 2006’dan bu yana görevde olan Leighton, “Kariyerim boyunca böyle bir kriz görmedim” derken, durumu ‘pandemiden daha ciddi’ olarak değerlendirdi.

Scottish National Gallery, Scottish National Portrait Gallery ve Scottish National Gallery of Modern Art’ın aralarında olduğu ulusal müzeler ve önde gelen galerilerin yönetimden sorumlu olan direktör, İskoçya parlamentosu geniş çaplı bir kurtarma girişimi başlatmazsa; bu kurumların her birinin kısmi kapanma ve hizmet saatlerinde sınırlama yaşayacağını belirtti. “Pandeminin ziyaretçi sayıları üzerindeki etkisi devam ediyor” diyen direktör şunları söyledi: “Artan enflasyon ve geçim giderleri krizi halkın serbest zaman için ayırdığı bütçeyi sınırlıyor. Ve pek çok müze ve galeri gibi, enerji faturalarında önemli artışlarla karşı karşıyayız.”

Direktör, tahminlere göre yönetimi altındaki galerilerin enerji giderlerinin gelecek takvim yılı süresince ikiye katlanacağını paylaştı. NGS’nin 120 bin parçalık kalıcı koleksiyona sahip olduğunu söyleyen Leighton, tüm bu eserlerin konservasyonunu hatırlatarak “Bu da demektir ki, enerji giderleri her gün artacak” diye konuştu.

Çalışanlar “İşimiz Güvende Mi?” diye Soruyor

“Pandemide ülke ‘acil durum’ moduna girmiş ve hükümet devreye girmişti. Bu ise ucu açık bir durum” diyen direktör; çalışanlarının “Kurum olarak güvende miyiz?”, “İşim güvende mi?” gibi sorular sorduğunu, endişeleri olabildiğince gidermeye çalıştıklarını ifade etti. Küçük müzelerin durumunun daha zor olduğunu paylaşarak şu hatırlatmayı yaptı: “Kültür sektörünün sadece ayakta kaldığından değil, gelişen ve toplumun yaşayan bir parçası olduğundan emin olmak şu zor zamanlarda her zamankinden daha önemli. Zor zamanlarda, halk endişelerini gidermek, teselli bulmak ve bu günleri geride bırakmaya yardımcı olmak adına, yüzünü müzeler gibi sosyal kurumlara döner.”

Museums and Galleries Scotland’ın başındaki isim Lucy Casot da durumu “İnsanların 30 yılı aşkın süredir kurumlarına yönelik gördükleri en büyük tehdit” olarak değerlendirdi. Museums and Galleries Scotland tedbir olarak hibe programını da durdurdu.

NEMO Açıklama Yayınladı

The Network of European Museum Organisations (NEMO) da krize karşı sessiz kalmadı ve 16 Eylül tarihinde Berlin’de “Enerji krizinin Avrupa’daki müzeler üzerine etkisi” başlıklı bir açıklama yayımladı.

Müzelerin, geçtiğimiz iki yıl içinde Covid-19 pandemisi nedeniyle önemli ölçüde gelir kaybı yaşadığına dikkat çeken NEMO, kültür-sanat kurumlarının giderleri için genellikle belirli bir bütçe ayırdıklarını, enerji giderlerinin de bu bütçeye dahil olduğunu ve dolayısıyla bu kış ısınma ve elektrik faturalarında yüzde 400’e kadar artış bekleyen müzelerin endişeli olduğunu ifade etti.

İlginizi çekebilir:  Kiev'den Venedik'e: Enstalasyonun Zorlu Yolculuğu

Açıklamada, “Müzeler pandemi döneminde ne kadar dayanıklı ve koşullara hızla uyum sağlayabilir nitelikte olduklarını gösterdi” denirken, müzelerin enerji tasarrufu sağlamak adına her yolu araştıracakları ve bu krizi aşmak için ellerinden geleni yapacakları belirtildi. Kültür-sanat kurumlarının ve sunduklarının toplum için önemini hatırlatan NEMO, enerji giderleri nedeniyle bu kurumlarda olası kapanmalar ya da çalışma saatlerinde önemli ölçüde azalmalar yaşanabileceğine dikkat çekti: “Bu durumun enerji tasarrufu adına minimal bir etkisi olsa da Avrupa’nın kültürel ve sosyal dokusu için çok önemli bir etkisi olacaktır.” Yazıda yetkililerden müzeleri açık tutmak adına ellerinden geleni yapmaları talep edilirken, öneriler şöyle sıralandı:

  • Enerji giderlerini de hesap ederek müzelerin operasyonel bütçelerini artırma.
  • Müzeler ve kültür kurumları için ek ödenekler, bütçe düzenlemeleri.
  • 2023 ve sonrasındaki operasyonel sabit giderler için bütçenin artırılması.
  • Kurumların en kısa sürede enerjiyi daha verimli kullanan, çevre dostu ve sürdürülebilir hale gelmeleri için altyapı yatırımları, fonları.

Müze Binaları Kritik Önemde

Enerji tasarrufu söz konusu olduğunda önemli bir diğer husus müze binalarıyla ilişkili. Pek çok yerde, genellikle enerji tasarrufu ve çevre düşünülerek inşa edilmemiş olan tarihi yapılar müzelere dönüştürülüyor. Dolayısıyla hem ısınmasının hem de işletmesinin masraflı olduğu altı çizilen bir gerçek.

Bir tarafta ise en yeni teknolojilerin kullanıldığı, yakın tarihte inşa edilen modern müzelerin de çok fazla enerji harcadığına dikkat çeken uzmanlar var. Dolayısıyla tüm bunlar, aslında müzelerin inşasında çevreye etkinin ve sürdürülebilirliğin öncelikler arasında yer almasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Türkiye’deki Müzeler ve Yükselen Maliyetler

Türkiye’deki özel müzelere enflasyon ve artan enerji maliyetlerinden nasıl etkilendiklerini; enerji yönetiminde nelere dikkat ettiklerini; yükselen enerji rakamları karşısında ne gibi önlemler aldıklarını sorduk. Pek çok özel müzeye yönelttiğimiz sorularımızı, Pera Müzesi adına Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol ve Rahmi Koç Müzesi yönetimi yanıtladı.

“9 Ayda Elektrikte Yüzde 372, Doğalgazda Yüzde 148 Artış Yaşadık”

M. Özalp BirolSuna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü

Yüksek devalüasyon ve enflasyon, giderlerimizin yükselmesi, gerçek enflasyonu fiyatlarımıza olması gerektiği gibi yansıtamadığımız için, gelirlerimizin düşmesine ve bütçesel anlamda küçülmeye neden oluyor. Ziyaretçi sayılarımızın bu durumdan etkilenmemesi bizim açımızdan çok sevindirici. Bienal öncesi günlük 750 olan ziyaretçi sayımız bienal döneminde 1500-2000’lere çıktı. Tabii bienal ücretsiz olduğu için bu artış bilet gelirlerimize yansımıyor. Enerji maliyetine gelince; Aralık 2021-Eylül 2022 döneminde, yani 9 ayda; elektrikte yüzde 372, doğalgazda yüzde 148 artış yaşadık. Kontrol edebildiğimiz kalemlerde elbette tasarrufa gidiyoruz ama enerji maiyetindeki bu büyük artışlar bizim kontrolümüzde değil.

Binalarımızı daha görkemli kılmak ve göstermek adına yapılan dış aydınlatmada ve ofislerimizde bir ölçüde tasarrufa gidilebilir, nitekim biz dahil birçok kültür ve sanat mekânı bunu yapıyor… LED zaten uzunca bir süre önce hayatımıza girmişti ama yaşadığımız çok ağır devalüasyonu dikkate aldığımızda, bütün sistemleri, dünya ölçeğindeki nitelikli marka ürünlerle yenilemenin de oldukça ağır maliyeti var. Sergiler ve diğer etkinliklerimizdeki temel aydınlatmadan, etkinliklerimizde ve ofiste elektrik tüketimi gerektiren öncelikli unsurlardan vazgeçmemiz söz konusu değil. Yıllık bütçelerimizi bu yüzdelerle artıramadığımız için yalnızca olmazsa olmaz harcamaların dışındaki kalemlerde tasarruf etmeye çalışıyoruz. Çevre dostu yapılar ve altyapının yenilenmesi konusundaki görüşler güzel ama özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda, her kurum için uygulanabilir değil.

Enerji kullanımında uygun alanlarda tasarrufa gidiyoruz elbette. Ancak aydınlatmada ve iklimlendirmede kullanılan materyalin neredeyse tamamı ithal. Bu yüzden halen yaşadığımız ağır devalüasyon koşullarında, yeni yatırımlara girmekten ziyade, mevcut durumumuzu korumaya çalışıyoruz. Dünyanın ve ülkemizin ekonomik koşullarında, bırakın orta ve uzun dönemi, kısa dönem için bile gerçekçi bütçe yapmak iyice zorlaştı. Dinamik ve esnek bütçeyle yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. İşimiz gerçekten çok zor.

Sürdürülebilirlikle ilgili olarak da şunu söyleyebilirim; bundan böyle, tasarrufa, dayanışmaya ve stratejik iş birliklerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olacak… Bu yüzden dikkatimizi bu alanlarda yoğunlaştırıyor ve önceliklerimizi her seferinde yeniden değerlendiriyoruz.

Elbette bir sanat müzesi olarak, hazırladığımız sergilerde ve programlarda hem içerik hem de uygulama yöntemi açısından çevreye duyarlı bir küratöryel yaklaşımı benimsiyoruz. Pandemi sürecinde açtığımız Kristal Berraklığı sergisi buna iyi bir örnek teşkil ediyor. Sergi, farklı ülkelerden 20 sanatçının, iklim değişikliği ve çevresel sorunları kristaller ışığında ele alan eserlerini bir araya getiriyordu. Sergilemede ise yerel ve iş birliğine dayalı üretimi, yaratıcı geri dönüşüm stratejileri ve sanatçıların çok az seyahat etmesi gibi karbon ayak izini azaltmaya yönelik yöntem ve araçlar benimsenmişti.

Yine bir son dönem sergimiz olan ve Uluslararası Bağımsız Küratörler (ICI) oluşumu tarafından hayata geçirilen Yarına Notlar’da ise yalnızca dijital olarak gönderilmeye uygun eserler yer aldı. Bu yolla karbon
ayak izinin azaltılmasına vurgu yapıldı.

Geçen yıl Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü iş birliğinde çevrimiçi gerçekleştirdiğimiz İstanbul Unbound başlıklı konferans da bu kapsamda değerlendirilebilir. Kente çevresel yaklaşımların ele alındığı konferansa dünyanın önde gelen uzmanları konuşmacı olarak katıldı.

“Enerji Tüketimi Konusunda Farkındalığın Artırılmasını Hedefliyoruz”

 Rahmi M. Koç Müzesi Yönetimi – Rahmi M. Koç Müzesi

Rahmi M. Koç Müzeleri olarak kurulduğumuz günden bu yana ziyaretçilerimize, birçok farklı alana ait objeyle ev sahipliği yaparak hayatı bütün yönleriyle keşfedecek, hayal gücü ve araştırma duygularını harekete geçirecek hem eğlenceli hem de eğitici anlar yaşatmaya çalışıyoruz. Her yıl genişleyen, irili ufaklı olanları da eklediğimizde sayısı 20 bini bulan objeden oluşan koleksiyonumuzla, çocuklara yönelik eğitimlerimiz ve atölyelerimizle, deneyim alanlarımızla ‘yaşayan, gelişen ve çoğalan’ bir müzeyiz. İnsanlığın ortaya koyduğu, geçmişi günümüze taşıyan sadece toplumsal değil aynı zamanda küresel bir hafıza olmayı amaçlıyoruz. Diğer müzelerden farkımız tek bir yöne ve döneme ait olmadan geleneksel ile çağdaşı aynı zeminde buluşturmamız. Bu noktada sosyal ve kültürel gelişim için sadece seyirlik değil aynı zamanda yaşayan bir alanız.

Pandemi kaynaklı kısıtlamalar nedeniyle dünyanın dört bir yanındaki müzeler zor günler geçirdi. Halen ciddi ekonomik sıkıntılar içinde olan müzeler var. Salgının sektörlere, hayata, alışkanlıklarımıza etkilerini de hala tartışıyoruz. ‘Yeni normal’ olarak adlandırdığımız sürecin hayatın her alanını değiştirdiğini gözlemliyoruz. Bazı konularda var olan değişim hızlandı, kültür sanat dünyası da yaşananlardan hayli etkilendi. Güzel tarafı şu ki, kültür sanat alanında yapılan işlere daha çok değer verir olduk.

Pandemi döneminde ülkemizde ve dünya genelinde sanat fuarları, sergiler, bienaller, müzeler sanal ziyaretler ile varlığını sürdürdü. Rahmi M. Koç Müzesi olarak biz de uzun süre kapalı kaldık. Pek çok müze, galeri, sanat inisiyatifi gibi koleksiyonumuzu çevrimiçi ziyaretçilerimizle paylaşmaya devam ettik. Ayrıca sosyal medya hesaplarımız üzerinden ziyaretçilerimizle iletişimimizi sürdürdük. Dünyanın karşı karşıya kaldığı böyle bir krizin ortasında kültür sanata erişimi sağlamak, ortak mirasımızı korumak en temel amacımızdı. Aynı şekilde evde vakit geçiren çocukları hem eğlenceli hem de öğretici atölyelerle buluşturduk.

Normale döndüğümüzde, müzelere, galerilere ilginin azalmak yerine arttığını gördük. Louvre Müzesi’nin önünde hâlâ uzun kuyruklar var. Rahmi M. Koç Müzeleri olarak biz de salgın öncesi ziyaretçi sayılarımıza neredeyse ulaştık. Her geçen gün artan bir ilgiyle misafirlerimizi ağırlıyoruz. Pandemi döneminde hayata geçirdiğimiz ‘Müze Dostu’ kart ile müze gezmenin keyfini de yeni bir boyuta taşıdık. Ziyaretçilerimiz diledikleri takdirde bu kartı edinerek bir yıl boyunca sınırsız müze ve sergi ziyareti yapabiliyor, belli indirimlerden faydalanabiliyor. Bu kart ile mevcut şartlar nedeniyle ekonomik açıdan bütçesini korumak isteyenlere bir alternatif sunuyoruz.

Rahmi M. Koç Müzeleri olarak enerji tüketiminde mümkün mertebe tasarruflu olmaya dikkat ediyoruz. Müzelerimiz genelinde aydınlatmayı, ray spot ve lineer aydınlatmalar ile yapıyoruz. Tamamında LED ampul kullanıyoruz. Müzemizin belli yerlerindeki ışıkları hareket sensörleri yardımıyla kontrol ediyoruz. Bu sayede, kullanılmayan kısımlarda ışıklar sönüyor ve enerji tasarrufu yapıyoruz. Müze çalışanlarımız da bu konuda son derece bilinçli… Düzenli bilgilendirmelerle tüketimi mümkün olacak en düşük seviyede tutmaya gayret gösteriyoruz.

Yanı sıra, enerji tüketimi konusunda farkındalığın artırılmasını da hedefliyoruz. Tüpraş’ın desteğiyle oluşturduğumuz enerji atölyemizde öğrencilere yenilenebilir enerji kaynaklarına neden yönelmemiz gerektiğini anlatıyoruz. Öğrenciler, eğitim uzmanlarımız eşliğinde Türkiye ve dünyadaki birincil enerji tüketimlerini karşılaştırarak, birebir deneyerek ve uygulayarak öğrenebiliyor. Dokunulabilir büyük bir ekran ve canlandırma yapılan ham petrol rafineri modeli ile tüm eğitim kaynaklarını birebir deneyerek dünyadaki enerji kaynaklarını tanımaya ve anlamlandırmaya yönelik, yenilikçi bir eğitim etkinliği.

Müzeler gelecek nesiller için bir mirası koruyor, yaşam boyu öğrenmeyi teşvik ediyor, kültüre eşit erişim sağlıyor ve insanlığın ortak değerlerinin yayılmasına yardımcı oluyor. Toplum, ekonomi, eğitim sistemi ve kültürel tarih açısından baktığımızda müzelerin sürdürülebilirliğinin sağlanması kritik önemde. Uluslararası Müzeler Konseyi de kısa süre önce müzenin tanımını değiştirdi. Yeni tanımda “sürdürülebilirlik, çeşitlilik, etik, erişilebilirlik” gibi 13 yeni ifade dikkat çekiyor. Son derece önemli bir karar. Sürdürülebilirlik konusunda tüm kurumlar ile ortaklaşa yapılacak çalışmaların yaşanan sorunların giderilmesinde ve olası zorlukların önlenmesinde kritik rol oynayacağına inanıyoruz.

Previous Story

Dirimart’tan Yeni Sergi: “İnziva”

Next Story

Borusan Sanat’ta Aralık Programı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.