Öncelikle serginizin başlığı konuşalım isterim. “Bulutların Altında: Düşler ve Gerçekler”… başlığı sergiye dair neler söylüyor?
Çalışmalarda daha dolaylı bir dil kullanmayı tercih etsem de, metin ve özellikle sergi isimlerini belirlerken serginin genel konseptine işaret etmesini önemsiyorum. Her sergide farklı bir tema ve imge ön plana çıkarken bu sergimizde bulutları ön plana çıkardım. çeşitli form ve renklerde biçimlendirilmiş bulutlu bir gökyüzünün altında insanın varoluşsal bir serüvenine tanıklık ediyor olacağız.
Sergideki üretimlerinizde kader, aşk, kaybediş, çocukluk, büyümek, delilik gibi insana dair evrensel konulara odaklanıyorsunuz. Tüm bu konuların kendi kişisel tarihinizle de ilgisi var mı?
Elbette. Bu 6. Kişisel sergim olacak ve ilk dönem çalışmalarımdan bugüne kadar ürettiğim tüm işlerde ve açtığım tüm sergilerde çıkış noktam kendi yaşanmışlıklarım oldu.. bir yandan da daha dışsal gözlem ve yorumlarımdan da beslendiğimi ve bunu da kendi penceremden işlere yansıttığımı söyleyebilirim.
Üretimlerinizde nelerden ilham alıyor, hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?
İnsan, bilinçaltı, iyi kötü tüm deneyimler ve aynı zamanda anılardan beslenerek çalışmalarımı üretiyorum. Bu deneyim ve anılar her zaman bana ait olmasa da içselleştirebildiğim noktada benim için iyi bir çıkış noktası olabiliyor…
Modern insanın tek başınalığı ve varoluş sancılarını naif bir dinginlikle ele alıyorsunuz. Üretimlerinizdeki bu dinginlik ve naifliğine dair neler eklemek istersiniz?
Makro dünya benim için kontrol etmesi çok zor ve kaotik.. buna karşın geliştirdiğim var kalabilme mekanizmam ise mikro dünyama kapanmak ve orada daha kontrollü kalabilmek. Bu kontrollülük içinde, gündelik hayatta olaylara ve krizlere karşı yaklaşımım nasılsa çalışmalarımdaki dil de bunun plastik hali diyebilirim.
Sanatçının çalışmasının kendisine dönüşmesi ya da çalışmanın sanatçının kendisini her bakımdan yansıtmasının önemli olduğuna inanıyorum.
Üretimlerinizde sıklıkla kullandığınız imgelerde görünenin ötesinde bir anlam arayışı var. Bunu biraz açar mısınız?
Çalışmalarda direkt bir anlatım fikri dahi beni zorlayan bir durum. Bazen çok sert ve dramatik ya da arzu dolu, belki de pozitif komposizyonları kişilik özellikleri yüklenmiş bir servi ağacı ya da belki pembe bir dağ ile yansıtmak ve bu gerçeküstücü gerçeklikle temellendirilmiş dil, benim için çok daha tatmin edici ve rahat oluyor.
Pastel ve soft renk paleti sanatsal pratiğine nasıl yerleşti?
Pandemi öncesinde sadece siyah beyaz çalışmalar üretiyordum. Ben sert bir pandemi dönemi geçirdim ve hayatımda beni tatmin eden tüm renkler kapının ardında kalmıştı.. ben de çalışmalarımı renklendirmeye karar verdim.
Bulutların Altında: Düşler ve Gerçekler”… sergisinde 200 aşkın eser yer alacak. Bu seçkiye ve hazırlık sürecine dair neler anlatmak istersiniz?
Bir süre önce kariyerime bağımsız devam etme ve kişisel projelerime odaklanma kararı almıştım ancak bir yandan üretimlerim devam ediyordu. 6 ay önce sevgili Ece Kaleliyle tanıştık ve Ankara, İstanbul’dan sonra olmayı en istediğim şehirdi. İlk tanışmamızda büyük bir heyecanla projeyi neredeyse tüm ayrıntılarıyla oluşturduk ve devam eden 6 ay’da ben de ritmimi arttırarak bugüne kadarki en kapsamlı sergimi hazırladım. Bir yandan da yetişkinler için boyama kitabı çıkarmak en büyük hayallerimden birisiydi, bu süreçte kitap hazırlığına ek olarak pek çok farklı ürünle de sergiyi ve sunumu zenginleştirdik.. sanırım ankara ile iyi bir tanışma sergisi olacak diyebilirim…
Mekânın eserlerinizle olan ilişkisi ile ilgili neler söylemek istersiniz? Sergideki işleriniz nasıl bir kurguyla sergilenecek?
Çok büyük ve tamamen camekan bir alanı sevgili Ece ve Kutay Kaleli, benim için bir galeri mekanına dönüştürdü. Doğrusu ben düz ve beyaz duvarları seven bir sanatçıyım. 650 m2 lik bir mekanı iki ana alana bölerek sergiyi, servi, kutsal cambazlar ve pastoral dünya olarak üç ana temada kurguladık. Bu kurguda mekanın devasa boyutları bizim için büyük bir avantaj sağladı.
Sergi kapsamında farklı etkinlikler de düzenlendi. Bu etkinlikleri biraz anlatır mısınız?
Bu serginin benim için en heyecan verici yanlarından biri Ece hanımla aynı frekansta buluşabilmemiz oldu. İkimiz de çok heyecanlıydık ve olabildiğince geniş bir kitleye ulaşmayı amaçladık. Bu kapsamda 24 Kasım’da Dilek Karaaziz Şener ile sergi söyleşimiz oldu.
27 Kasım’da Ferit Odman Quartet sergi içinde Art& Jazz başlıklı bir konser verdi, 29 Kasım’da Eserlerden yola çıkarak Artsy ekibinin tasarladığı kokteyllerin tadımı ve 31 Kasım’da bir çocuk atölyesi gerçekleştirdik.
Son olarak neler eklemek istersiniz.
Öncelikle ilginiz ve desteğiniz için size çok teşekkür ederim. Bu çok yüksek prodüksiyonlu bir sergi oldu ve bu süreçte bizim kadar bu projeye inanıp bizleri destekleyen pek çok kişi ve markayla yollarımız kesişti. Bunun çok önemli olduğunu da bu süreçte anladım. Tekrar sizlere ilginizden ötürü, tüm sponsorlarımıza desteklerinden ötürü ve sevgili Ece – Kutay Kaleliye heyecanlarından ötürü teşekkür ederim.