Deprem Bölgesinden Genç Sanatçıların Üretimleri SaDe Sergisi’nde - ArtDog Istanbul
Nesime KaraTeke. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Deprem Bölgesinden Genç Sanatçıların Üretimleri SaDe Sergisi’nde

Rozelin Akgün, Cemil Çalkıcı, Aylin Çankaya, Gökçe Çetin, Nesime Karateke ve Macide Yalçınkaya’nın, İKSV’nin genç sanatçıları desteklemek amacıyla yürüttüğü SaDe (Sanatçı Destek Fonu) kapsamında ürettikleri eserler, Özel Saint Benoît Fransız Lisesi’nde 21 Aralık’a kadar sergilenecek.

Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen genç sanatçıları desteklemek amacıyla özel bir çağrı açan SaDe (Sanatçı Destek Fonu), 2024–2025 döneminde seçilen altı sanatçının yeni eserlerini bir sergiyle sunuyor. İKSV’nin yürütücülüğünde, Mercedes-Benz Türk’ün proje ortaklığında hayata geçirilen SaDe kapsamında desteklenen Rozelin Akgün, Cemil Çalkıcı, Aylin Çankaya, Gökçe Çetin, Nesime Karateke ve Macide Yalçınkaya’nın yeni üretimleri, Karaköy’de Özel Saint Benoît Fransız Lisesi’nde 21 Aralık’a kadar izlenebiliyor.

Deprem Bölgesinden Altı Sanatçı Bir Arada

Sergi açılışında konuşan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, SaDe’nin genç sanatçıların üretimlerini desteklemek ve onları güncel sanat alanının profesyonelleriyle buluşturmak açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ise kültür ve sanatı uzun yıllardır desteklemenin şirket için temel bir değer olduğunu ifade ederek, bu yıl deprem bölgesindeki genç sanatçıları odağa alan SaDe programının kapsamının altı sanatçıya çıkarıldığını söyledi. Sülün, sanatın iyileştirici gücüne vurgu yaptı.

SaDe Sergi – Sergi Turu. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Açılışta konuşan sanatçı Cemil Çalkıcı, süreç boyunca verilen desteğin kendisini duygulandırdığını belirterek Adana’da, Seyhan Nehri kıyısında karşılaştığı insanlara ve üretimine ilham olan nehre teşekkür etti. Nesime Karateke ise deprem bölgesinde üretim yapmanın zorluklarından söz ederek, Antakya, Diyarbakır ve Adana’da yaşamaya devam eden sanatçıların bu program sayesinde nefes alma ve dayanışma imkânı bulduğunu dile getirdi. Mentörlerin katkılarının hayati olduğunu belirten Karateke, farklı deprem şehirlerindeki sanatçıların deneyimlerini paylaşmanın “yalnız olmadığını hissettirdiğini” söyleyerek tüm destekçilere teşekkür etti.

2024-2025 döneminde SaDe programından destek alan sanatçılar, dönem boyunca programa destek veren mentorları Serkan Taycan, Emre Hüner, Aslıhan Demirtaş, Nazlı Pektaş, Evrim Kavcar ve Günseli Baki’nin katkılarıyla sürdürdükleri çalışmalar ürettiler.

SaDe Sergisinden. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

SaDe Desteğiyle Hayata Geçen Yeni Üretimler

Diyarbakır’dan katılan Rozelin Akgün’ün Yabani Morfolojiler adlı eseri, insan-doğa ilişkisini malzemenin dönüşümü üzerinden sorguluyor. Yabani otlar ve yerel bilgilerden türetilen dokular, renk geçişleri ve kuruma süreçleriyle değişen bir duyumsama alanı yaratıyor. Eser, doğayı temsil etmek yerine bilgi ve ideolojinin katmanlarını açığa çıkarıyor; bulanıklığı ve bozulmayı benimseyerek “yabani” olanı direniş formuna dönüştürüyor.

Cemil Çalkıcı. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Adana’dan Cemil Çalkıcı’nın Bu Nehri Hiç Bilmeyen Biri adlı yerleştirmesi, izleyiciyi Seyhan Nehri’nin barajlarla kontrol altına alınan su döngüsü boyunca bir yolculuğa çıkarıyor. Eser, nehrin taşıdığı mineraller, tortular ve kimyasal süreçler üzerinden suyun, toprağın ve insan müdahalesinin katmanlarını araştırıyor. Sanatçı, nehrin jeomorfolojik, kimyasal ve tarihsel katmanlarını kendi bedensel ve düşünsel pratiğiyle birleştirerek, tortu, kuruma ve akış kavramlarını kişisel hafızasıyla ilişkilendiriyor; maddenin kalıplaşma, çözülme ve yeniden biçimlenme süreçlerini hem biçimsel hem kavramsal düzeyde görünür kılıyor.

Sergideki yerleştirme, Anavarza’daki yarım kalmış lahitten esinlenerek doğa ile insan etkileşiminin madde üzerindeki izlerini görünür kılıyor ve üretimin askıya alınmış sürekliliğini ifade ediyor. Su ve taşın belleğinde biriken katmanlar, geçmişin kalıntılarıyla geleceğin arayüzlerini buluşturuyor. Çalkıcı bu bağlamı şöyle özetliyor: “Aslında bu proje sürecinde barajlarla tutulmuştu o nehir ve yokluğu üzerinden başlayan bir süreç oldu; Anavarza’daki lahit formlarıyla birleşerek, hafızamda yer eden Adana’yı yeniden okumamı sağladı.”

Aylin Çankaya. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Antakya’dan Aylin Çankaya’nın Depremden Önce 34, Depremden Sonra 2 adlı çalışması, sanatçının 36 yıllık yaşamını ikiye ayırdığı bir zaman çizgisinde, çocukluğundan bugüne uzanan Antakya imgelerini izleyiciye sunuyor. Çankaya, deprem öncesi kent hafızasını, iktidarın “şantiye kent” politikalarıyla silmeye çalıştığı yeni yapılaşma süreçleriyle çarpıştırarak bir anlatı kuruyor. Rüyalar ve kabuslar, şehrin zaman-mekan katmanlarında eriyip birbirine karışıyor; gerçek ile hayal, uykuyla uyanıklık arasındaki sınırın silikleştiği gündelik yaşam, fotoğraflarda görünür hale geliyor.

Aylin Çankaya. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Sanatçı bu süreci şöyle özetliyor: “Bir taraftan da kent tamamıyla yeniden inşa ediliyor. Biz hatırlamak istedikçe iktidarın amacı, unutturmaya ve yok etmeye dönük. Eski Antakya’ya dair hatıraları ve mahallelerimizi, insanların gündelik hayatlarını, kaybolan dili ve kültürü fotoğraflarla ve mekân üzerinden yeniden görünür kılmak istedim.”

Çankaya’nın üretimleri, analog fotoğraflar, dijital müdahaleler ve fiziksel yerleştirmeler aracılığıyla Antakya’nın yeniden inşa sürecini, beton santralleri ve taş ocaklarının yarattığı toz kültürünü, hafızada kalan gerçekliği ve gerçek dışılığı bir araya getiriyor. Sanatçı, fotoğrafları manuel olarak ekrana yansıtıp, üzerine baskılar ve enkaz bitkileri yerleştirerek içeri ile dışarının, geçmiş ile şimdinin çarpıştığı bir dokusal deneyim yaratıyor.

Nesime Karateke. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Yine Antakya’dan bir diğer sanatçı Nesime Karateke’nin çalışmaları, 6 Şubat depreminin ardından yıkıntılar arasında bulduğu nesneler, efemeralar ve fotoğraflardan oluşan bir koleksiyon sunuyor. Sanatçı, bu buluntuları hem kişisel hem de kolektif hafızanın kırık parçaları olarak bir araya getiriyor ve yeniden konumlandırıyor. Eserlerden biri olan İzler, bulanıklaşan hafızayı ve kaybedilen yaşamları hatırlatırken, yüzeylerindeki izlerle bir suç mahallinin kanıtlarını andırıyor; zamansal ve mekansal bir silinmeye işaret ediyor.

Diğer bir çalışma olan Eski Antakya, Haziran 2024 – Ekim 2025, bir koltuğu işlevinden soyutlayarak, mekanın yitimiyle birlikte kaybolmaya yüz tutmuş bir kültürü çizimlerle görünür kılıyor. Annemin Ardından Su Döktüm ve Dönecek Ev Yok gibi eserler, Antakya kadınlarının mutfakta var ettikleri yaşamı ve yurt dışına çalışmaya gitmek zorunda kalan erkeklerin dönmeyi bekledikleri evlerin yarattığı boşluğu ortaya koyuyor. Fotoğraflar, mektuplar ve yemek tarifleri artık geri dönemeyenlerin sessiz tanıkları olarak mekânda yer alıyor.

Nesime Karateke. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Sanatçı süreci şöyle anlatıyor:

“Deprem sırasında İstanbul’daydım. Bir sürü insan süreliğine de olsa Antakya’yı terk etmek zorunda kaldı. Antakya’yı geride bırakmak büyük bir travmaydı. Fotoğraflar ve buluntular, kaybolan yaşamların ve göçün izlerini takip etmeme olanak sağladı.”

Karateke’nin eserlerinde analog fotoğraflar, video ve kolajlar bir araya gelerek, kişisel ve kolektif hafızanın kırık parçalarını, mekânın yitimini ve göçle birlikte oluşan boşlukları görünür kılıyor. Eserler, Antakya’nın deprem öncesi ve sonrası hayatını, kaybolan kültürü ve ailelerin ayrı düşmüş parçalarını izleyiciye deneyimletiyor.

Gökçe Çetin. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Kahramanmaraş’tan Gökçe Çetin’in Duyulur’un Yeniden Paylaşımı serisi, Şubat 2023 depreminin ardından kayıp, yas ve yıkımın bireysel yaşamlara etkilerini araştırıyor. Çetin, eserlerinde doğrudan yıkım görsellerine odaklanmak yerine, belleğin ve yaşamın sürdüğü alanlara yöneliyor; böylece deprem sonrası temsilin etik sınırlarını sorgulayan bir araştırma yürütüyor.

Sanatçının çalışmaları, depremle şekillenen hafızayı, gündelik hayatın kırılganlığını ve kaybolan ile kalan arasında kurulan ilişkileri izleyiciye gösteriyor. Çetin’in yaklaşımı, felaket sonrası travmanın sadece yıkım görüntülerinden ibaret olmadığını, yaşamın devam ettiği ve bellekle harmanlandığı alanların da görünür kılınması gerektiğini vurguluyor.

Macide Yalçınkaya. Fotoğraf: Fatih Yılmaz

Hatay’dan Macide Yalçınkaya ise Yeni Kuzeyler Uydurdum adlı eserinde başlangıcın bir simgesi olarak “nokta”dan yola çıkıyor. Felaketlerle sarsılan dünya, alıştığımız tüm referansları geçersiz kılıyor. Eser, güven duyulan kavramların, mekanların ve zaman algımızın anlamını yitirmesi, her şeyi en baştan düşünmeyi gerektiriyor.

SaDe (Sanatçı Destek Fonu) Hakkında

İKSV tarafından yürütülen ve Mercedes-Benz Türk’ün ortak olduğu Sanatçı Destek Fonu (SaDe), görsel sanatlar alanındaki genç sanatçıların gelişimini desteklemek amacıyla 2022’de başlatıldı. 2024’te fon, depremden etkilenen ve 35 yaşını aşmamış sanatçılara özel bir çağrı açtı ve bu yıl desteklenecek sanatçı sayısı 5’ten 6’ya çıkarıldı. Seçilen sanatçılara projelerinin tasarım aşamasını geliştirebilmeleri için 5.000’er avro veriliyor. Sanatçılar ayrıca uzman mentorlarla çalışma, kültür-sanat profesyonelleri ve kurumlarıyla bir araya gelme imkânı buluyor. Başvuruları; Şive Neşe Baydar, Burçak Bingöl, Sinem Dişli, Erkan Özgen ve Evrim Kavcar’dan oluşan jüri değerlendirdi.

Previous Story

BASE’in Katmanları: Sanatçılar, Seçiciler, Koleksiyonerler

0 0,00