Dağcılık ile Fotoğraf Sanatını Buluşturuyor

//

Fotoğraf bölümü mezunu, deneyimli bir gazeteci ve uzun yılar dağcılığa emek vermiş bir sporcu Cenk Ertekin. Yıllardır çektiği fotoğraflar birçok basılı yayında yer alan Ertekin, şimdi internet sitesi ve YouTube’un aralarında olduğu mecralar üzerinden kendi seçtiği işlerini ve projelerini; hiçbir baskı ve yönlendirme olmadan izleyiciyle paylaşıyor. Son olarak fotoğraflarından oluşan “Dağda Tek Başına” videosunu YouTube kanalından fotoğraf meraklılarıyla buluşturan Cenk Ertekin’le fotoğrafı, dağcılığı ve gelecek projelerini konuştuk.

  • Fotomuhabiri kimliğinizin yanı sıra tecrübeli bir dağcısınız. İran’ın en yüksek zirvesi 5 bin 671 metrelik Demavend Dağı’ndan en zorlu tırmanışlardan sayılan Kırgızistan’ın 7 bin 134 metrelik Lenin Dağı’na ve Afrika’nın en büyük zirvesi Kilimanjaro’ya tırmanış tecrübeniz var. Öncelikle, tehlikeli olarak değerlendirilebilecek bir deneyim olan ‘dağ tırmanışı’ sizin için ne ifade ediyor, vazgeçilmez kılan yönü ne?

Dağcılık, çocukluğumdan beri ilgimi çeken bir spor dalı, daha doğrusu bir felsefe. Üniversite sınavları öncesi tercih listemi oluştururken en önemli kriterlerimden biri, o üniversitede dağcılık kulübünün olup olmamasıydı. Dağcılık eğitimlerimi aldıktan sonra da benzersiz bir dünyaya adım attım. Dağcılık, içinde barındırdığı risklerden, başarı duygusunu en üst seviyede yaşatmasından ve dünyanın az ayak değmiş bölgelerini görmenizi sağlamasından dolayı çok çekici bir spor. Mücadele ettiğiniz ortam vahşi doğa. O yüksekliklerde vahşi hayvanlar, bitkiler
bile yaşayamıyor. Dağcılık insan türünün kendini aşması ve benliğini geliştirmesi bakımından son derece elit ve benzersiz bir meydan okuma.

“Tırmanış Öncesi Görsel Araştırma Yapıyorum”

  • Tırmanışlarınız ve karşılaştığınız manzaralar fotoğraf çekmek için çok özel anlar sunuyor. Bu anlamda gelecek planlarınız arasında bir sergi açmak ya da dijital ortamda işlerinizi paylaşmak gibi projeler var mı? 

Ben Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü mezunuyum ve 28 yıllık gazeteciyim. Bu anlamda, mesleğim ve büyük tutkum olan dağcılık çoğu zaman bir araya geliyor. Ancak uzun yıllar fotoğraf ve dağcılığı profesyonel olarak bir araya getirmemeye özen gösterdim. Dağlarda birçok fotoğraflar çektim. Bunlar dergilere kapak, gazetelere manşet oldu ama salt dağ fotoğrafçılığı veya yayıncılığı ile ilgili bir işe girmedim. Hata mı yaptım bilemiyorum ama, mesleğimin olumsuzluklarıyla dağcılığın masumiyetini bir araya getirmemeye çalıştım. Ancak YouTube gibi mecraların hayatımıza girmesiyle, birtakım şeyler değişti. Artık kendi istediğiniz işi, kendi kanalınızda hiçbir baskı ve yönlendirme olmadan gönlünüzce yapabiliyorsunuz. Bundan sonraki çalışmalarım youtube kanalıma yönelik olacak. Ayrıca Türkçe ve İngilizce iki web sayfam var. O sayfalara daha çok önem verip daha fazla içerik üretmeyi planlıyorum.

“Çığla Birlikte Aşağı Yuvarlandım”

  • Tırmanışlarınızı fotoğraf çekmek amacıyla, uygun mekan seçerek mi planlıyorsunuz yoksa rotayı seçerek, o esnada karşınıza çıkan anları mı fotoğraflamayı tercih ediyorsunuz? Nasıl ilerliyor süreç sizin için?

İkisi de doğru diyebilirim. Süreç içerisinde “Kervan yolda düzülür” mantığıyla kaliteli ve kalıcı işler yapılamayacağını öğrendim. Bundan dolayı bir tırmanışa gitmeden önce mutlaka bir görsel araştırma yapıyor ve çeşitli çekim planları belirliyorum. Bu dediğim video çekimleri için daha da geçerli. Küçük bir çekim senaryosu oluşturuyorum. Bu senaryo ile ilgili tüm çekimleri yapabilmek faaliyeti görsel yönden başarılı kılıyor. Tabii faaliyetlerde karşıma çıkan görsel sürprizler de o işe artı değerler katıyor.

  • Şu ana kadarki tırmanışlarınız arasında özellikle unutamadığınız ve “İyi ki deneyimlemişim” dediğiniz biri var mı?
İlginizi çekebilir:  Dalí ve Gala

Birçok tırmanış hikayem var ama içlerinde bende en büyük etkiyi bırakan iki anım var. Biri, Kırgızistan’daki Peak Lenin tırmanışı sırasında, antrenman tırmanışı niteliğinde tek başıma tırmandığım Petrowski Dağı’nın inişinde küçük çaplı bir çığ diyebileceğimiz kar yığıntısıyla birlikte aşağı yuvarlanmıştım. Uzun süre karın içinde bata çıka yuvarlandıktan sonra kazmamı sert bir yüzeye saplamayı başarmış ve kendimi yan taraftaki kayalara atmıştım. Bir de, Avrupa’nın en yüksek dağı Elbrus’a tırmanırken bir günde 2900 metre irtifa almak gibi bir hata yapmış. Ertesi gün zirve tırmanışını gerçekleştirmiş, ancak inişte, yorgunluk, suyumun bitmesi ve birden aldığım yüksekliğin de etkisiyle dağda halüsinasyonlar görmüştüm. Kendimi gerçeklikte tutmak için aşırı çaba göstermiş ve kampa inmeyi başarmıştım.

“Kanalımda Doğa, Tırmanış ve Doğada İnsan Hikayelerine Yer Vereceğim”

  • Yakın zamanda YouTube hesabınızda fotoğraflarınızdan oluşan “Dağda Tek Başına/Alone in the Mountain” videosunu yayınladınız. Nasıl yorumlar aldınız? Devamı niteliğinde projeleriniz olacak mı?

‘Dağda Tek Başına’ çektiğim fotoğraflardan oluşan bir gösteri. Bir süredir bunu yapmayı planlıyordum. Amacım dağdaki yalnızlığı insanlara hissettirmekti. Yorumlar genelde çok olumlu oldu. Fotoğraflarım çok beğenildi ancak eleştiriler de oldu ki bu benim için çok önemli. Mesela daha lirik tonlarda bir müzik seçiminde bulunmam gerektiği en çok söylenilen eleştiriydi. Bunu dikkate aldım. Bundan sonra kanalımda, doğa, tırmanış ve doğada insan hikayelerine yer vereceğim. Aralarda bu tür fotoğraf gösterileri de olacak ancak video çekimlerine
daha fazla ağırlık vermeyi planlıyorum.

  • Açıklamada “Bu video, dağları yalnız yaşamak isteyenleri konu alan bir fotoğraf gösterisi” diye belirtiliyor. Dağda yalnız olmak, size neler hissettiriyor, bu durumu özel kılan ne sizce?

Ben çok fazla solo yani tek başıma tırmanış yaptım. Bunlar arasında ağır kış tırmanışları ve yurtdışı tırmanışları da var. Aslında dağlara yalnız tırmanmak başlarda benim seçimim değildi. Mimar Sinan Üniversitesi Dağcılık Kulübü’ndeki ikinci senemde eğitim aldığım herkes okuldan mezun olmuş ve kulüpte ben ve birkaç kişi kalmıştık. Yeni gelecek öğrencileri güvenli bir şekilde dağlara götürmek için, dağ rotalarını tek başıma tırmanmaya ve zirve rotalarını kayıt altına almaya başladım. Böylelikle dağda yalnız olmanın ayrıcalığını da tatmış oldum. Tabii bu insan karakterine göre değişen bir durum. Bu heyecanı birileriyle paylaşmak da çok güzel. Bundan vazgeçemeyen arkadaşlarım da var. Ancak şehirde her gün sayısız insanla etkileşimde kaldıktan sonra, doğada bir süreliğine yalnız olmayı tercih edenlerdenim. Elbette bu solo tırmanışların ekstra bir güvenlik anlayışı ve üst düzey bir tecrübeyle yapılması gerekiyor. En ufak bir riski bile göze almamalısınız. Yoksa hiç istenilmeyen sonuçlarla karşı
karşıya kalabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/cenk.ertekin/

YouTube: https://www.youtube.com/user/cenkertekin1

Previous Story

Birleşik Krallık’tan Pandemiden Etkilenen Sanat Kurumlarına 2,5 Milyon Sterlinlik Hibe

Next Story

SALT’tan Dünya Mimarlık Haftası İçin Özel Gösterim

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights