Arter’in dil içinde özgürleştirmenin imkânlarını sorgulayan yeni sergisi GLOSSOLALALA, Johanna Gustafsson Fürst’ün iki heykel serisi ile Dilek Winchester’ın bir video serisini ve metin temelli iki yerleştirmesini bir araya getiriyor. İki sanatçının farklı mecraları kullanarak farklı yerlerde ürettikleri eserleri karşılaştıran ve müzakere yollarıyla aynı zeminde buluşturan sergi, tekil sanatsal pratiklerle ortak bir deneyim alanı yaratıyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği GLOSSOLALALA, çok sesli birliktelikler inşa etmenin imkânlarını irdeliyor.
Serginin başlığını bilinmeyen, uydurmaca dillerde konuşma yetisi etrafında tanımlanan “glossolali” teriminden alıyor. Kendisi de türetilmiş bir sözcük olan “glossolali”, Yunancada “dil, lisan” anlamına gelen γλῶσσα (glōssa) ve “konuşmak, ses çıkarmak, gevezelik etmek” anlamına gelen λαλέω (laleō) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Herhangi bir anlam taşımayan, bununla birlikte dilin sessel karakterini vurgulayan GLOSSOLALALA, “glossolali” sözcüğünü değişime uğratarak serginin ses, tını ve ritim boyutlarının altını çiziyor.
Sergi, genellikle ritmik veya şiirsel nitelikte olan bu özellikli dil kullanımını biçimsel ve varoluşsal bir düzleme taşırken, bir yandan da dil aracılığıyla bizi hem bölen hem de birleştiren farklılıklara vurgu yapıyor.
Sergide, Johanna Gustafsson Fürst’ün Dünyanın Daha Yumuşak Bir Yüzeyine Ulaşmak İçin Tırnaklarımı Kemiriyorum ortak başlığı altında ürettiği iki heykel serisi ile Dilek Winchester’ın Okunmayanlar Üzerine Koreografiler adlı video serisini, Solukdaş ve SSSSSAAA… adlı metin temelli iki yerleştirmesi aynı mekânda izleyiciye sunuluyor. Dil içerisinde dil ötesini üretme ve dilsel olanı mekansallaştırma fikirlerinden yola çıkan sergi, söz ve sözcükleri egemen dil ve dilsel şiddetin yanı sıra, gürültü, homojenlik, yabancılaşma ve aidiyet gibi temaların ışığında ele alıyor.
Sergide, kekeleyen cümleler, ham seslere dönüşen yazılar, ziyaretçiler tarafından yeniden bir araya getirilmek üzere mekâna düşen kelimeler, Divan Edebiyatı’ndan seçili parçaları ritme ve bedensel hareketlere tercüme eden koreografiler, sanat ve zanaat arasında bağ kurarak heykelsi nesnelerin üretimine aracılık eden mektuplar, çok dilli bir topluluğu cisimleştiren heykeller, dilin iletişim işlevini altüst ederek ‘biz’ olmanın çeşitli yollarını irdeliyor.
Sergisinde yer alan eserler, dilin sistemi dahil olmak üzere, hiçbir sistemin mükemmel olmadığına ve her sistemin çökebildiğine ya da hata verebildiğine vurgu yaparken, hareket, söz ve sözcükleri hegemonya karşıtı bir birliktelik alanı inşa etmenin araçları olarak yeniden konumlandırılıyor.
İki farklı coğrafyada yaşayan ve üreten sanatçılar arasındaki diyaloğa mevcudiyet kazandıran sergi, aynı zamanda sanatçıların süreç içerisinde kurdukları işbirliklerini de görünür kılıyor. Dilek Winchester’ın Okunmayanlar Üzerine Koreografiler serisi bağlamında davet ettiği performansçılar Gökçe Gürçay, Timuçin Gürer ve Irmak Kuyumcu, Divan şiirinden çeşitli parçaları bedenleri aracılığıyla yorumluyorlar. İstanbul’da yaşayan zanaatkârlar Artin Aharon, Ayşenur Arslanoğlu ve Zafer Atmaca ise Johanna Gustafsson Fürst’ün mektup yoluyla aktardığı düşüncelerini somut birer forma tercüme ederken, sanatçının heykeli ucu açık bir süreç ve bir müzakere alanı olarak konumlandırmasına katkıda bulunuyorlar.
* GLOSSOLALALA, 4 Ağustos’a dek görülebilir.