18 Ekim 2025’te British Museum, tarih boyunca sayısız kültürel figürün adım attığı salonlarını, tarihî eserlerin arasında, dünyanın en zenginlerini ağırladığı bir sahneye dönüştürdü. £2,000’lık biletlerle düzenlenen Pink Ball, 900 konukla, sanat, servet ve gösterişin iç içe geçtiği bir gecenin kapılarını açtı. Naomi Campbell’den Mick Jagger’a, Sacha Baron Cohen’den Sir Grayson Perry’ye kadar pek çok tanınmış isim, Hindistan’ın ışık ve renklerinden esinlenen pembe temalı kıyafetleriyle adeta birer dekor unsuru oldu. Prenses Eugenie ve Beatrice ise, Andrew Windsor ile Jeffrey Epstein bağlantılarıyla ilgili yeni iddialar sonrası etkinlikten çekildi.
Pembe Işıklar ve İki Yüzlü Zenginlik
Bu pembe parıltının ardında, balonun arkasındaki çelişkiler göz ardı edilemezdi. Etkinliğin eş başkanı Isha Ambani’nin aile şirketi Reliance Industries, petrol, gaz ve gözetim alanlarında faaliyet gösteriyor; müze ise 10 yıllık £50 milyonluk BP sponsorluğuyla kültürel prestij karşılığında devasa bir enerji şirketinin etik yükünü hafifletiyor. Bu iki yüzlülük, balonun şatafatlı atmosferinde, protestoların gölgesinde açığa çıktı.
Bir garsonun sahneye çıkarak “Drop BP” pankartıyla yaptığı protesto, gecenin sessizce akıp giden lüksünü bozdu. Dışarıda, Energy Embargo for Palestine ve diğer aktivistler, müzenin fosil yakıt sponsorluğu ve İsrail’in Gazze’deki eylemleri karşısında sokakta toplandı. “Gazze, iklim krizine yanıt olarak elitlerin nasıl bölgeleri harcayabileceğini gösteriyor,” diyor bir eylemci. Aynı zamanda, Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, Parthenon mermerlerinin gala dekorasyonu olarak kullanılmasını “provokatif kayıtsızlık” olarak nitelendiriyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Pink Ball, sadece bir bağış toplama etkinliği değil, aynı zamanda İngiltere’deki müzeciliğin finansal ve etik ikilemlerinin bir yansıması. Kamu fonları yıllar içinde azaldıkça, müzeler Amerikan tarzı özel bağış modellerine yöneldi; ancak bu model, şatafatlı etkinliklerle kültürel prestiji satın alan zenginlerin vicdanını sorgulamaktan uzak. Cullinan’ın balosu, bu durumun hem bir ürünü hem de simgesi: müze, prestijli konukları çekip, parayı toplarken, bir yandan kendi etik sınırlarını zorlamaktan çekinmiyor.
Sanat, Direniş ve Tartışma
Ancak protestolar, gecenin yalnızca gösterişten ibaret olmadığını hatırlattı. M.I.A.’nın sahnedeki “Benim tek istediğim paranızı almak… işte BP hakkında müzenin söyledikleri bu” sözleri, sanatçının sahneye taşıdığı öfkenin ve eleştirinin bir yansımasıydı. Etkinlikte ayrıca Anoushka Shankar ve Jules Buckley Orkestrası’nın performansları, Tom Odell’in sahnesi ve sessiz müzayedelerle Tracey Emin’in özel portresi ile Dame Mary Beard ile turlar gibi etkinlikler de yer aldı. Pembe ışıkların altında, servetin ve gücün verdiği rahatlıkla yapılan şatafatlı gösteri, sadece birkaç saatliğine parladı; fakat sahneye çıkan aktivistler ve sokaktaki protestocular, etik ve adalet taleplerini görünür biçimde dile getirdi.

British Museum Pink Ball, Londra elitizmini, kültürel sermayeyi ve modern müzeciliğin ekonomik gerçeklerini gözler önüne seren bir laboratuvar gibiydi. Tarihî eserler arasında süzülen pembe ışıklar, çağdaş dünyada sanat, servet ve güç ilişkilerinin karmaşıklığını yansıtıyordu. Müze, prestij ve gelir uğruna risk alırken, sanat ve etik arasındaki kırılgan çizgide dans etmeye devam ediyor. Ve işte bu çizgide, protestolar, eleştiriler ve tartışmalar, balonun pembe ihtişamından daha uzun süre akılda kalacak.


