Bu yıl biyoçeşitliliğin, sürdürülebilirliğin ve dayanıklılığın doğal bir modeli olan “Miselyum” temasını merkezine alan Bozcaada Caz Festivali 6-7-8 Eylül tarihlerinde sekizinci kez misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Müzik programının haricinde multidisipliner şekilde dizayn edilen “Keşif” etkinlikleriyle de katılımcıları çok yönlü bir festival deneyimi bekliyor.
Festival ilk gün Türkiye, Fransa ve Almanya’nın öne çıkan sanatçılarını ağırlayacak. Türkiye’nin caz vokaline yenilik getiren Deniz Taşar, elektronik cazın öncüsü Léon Phal ve caz, funk, pop ve rock’ı ustaca harmanlayan Alman davulcu Anika Nilles performanslarıyla sahnede olacak.
İkinci gün, Türkiye’nin yanı sıra Hollanda ve Lüksemburg’un müzikal renkleri festivalde yer alacak. Geleneksel cazı modern dokunuşlarla birleştiren Öner Karaçuha Quartet, melodik ve elektronik müzikle enerjik bir performans sunan KLEIN ve Bozcaada Ensemble, festivalin dikkat çeken isimleri olacak. Ayrıca, elektronik müzikte öncü Hollandalı grup Kraak & Smaak (Live) de sahne alacak.
Festivalin kapanış gününde, Danimarkalı Girls in Airports, Cenk Erdoğan Trio ve hip-hop ile cazı birleştiren Londralı Alfa Mist sahne alacak. Kapanışta dans pistini canlandıracak isim ise Childplay olacak.
Kolektif bilinci, sürdürülebilirliği ve sanatın pek çok dalını destekleyen festivalin programı bu sene de oldukça zengin. Caz ritimlerini ada rüzgârıyla birleştiren ve adayı dinamik bir etkileşim ağına dönüştüren Bozcaada Caz Festivali ekibiyle bu yılın temasını, “Keşif” bölümünü ve festivalin “etki” raporunu konuştuk.
Festivalin bu seneki teması “Miselyum” festivale sunduğu kavramsal arka planı açıklayabilir misiniz?
Çağıl Özdemir: Miselyum, mantarların ana yapısal elemanı olan ince ve ipliksi ağlardan oluşan, toprak altında kilometrelerce uzanan yaşamsal bir ağ. Bu ağlar, ekosistemler için hayati önemi olan besinleri ve bilgileri taşıyan, birbirleriyle ve çevreleriyle sürekli iletişim ve etkileşim içinde olan bir yapıdalar. Miselyumun bu özellikleri, Bozcaada Caz Festivali’nin bu seneki yaklaşımıyla doğrudan ilişkili.
Bu yılki festival temamız, toplulukları dönüştürme ve her birimizin, ürettiklerimizle ve dahil olduğumuz takımlarla birlikte nasıl daha büyük bir bütünün parçası olduğumuzu anlamaya odaklanıyor. Miselyum, bu anlayışın biyolojik bir modeli. Nasıl ki miselyum ağları ekosistemleri besleyip ayakta tutuyorsa, bizler de topluluklarımızda bilgi ve kaynakları paylaşarak, birlikte büyüyebilir ve gelişebiliriz diye düşünüyoruz.
Miselyumun Şaşırtıcı Dünyasına Davet
Bu temanın seçilmesi, festival ekibi ve katılımcılar arasındaki etkileşime dair ne söylüyor? Katılımcılar, hem birbirleriyle hem adayla hem yürütücülerle kurduğu ilişkide bu temayı nasıl deneyimleyecek?
Çağıl Özdemir: Festival, sadece bireysel katkılarla değil, toplu bir bilinçle hareket etmeyi teşvik ediyor. Paul Stamets’in de belirttiği gibi, miselyumu “dünyanın doğal internet ağı” olarak görmek, topluluklarımızın da benzer şekilde birbirine bağlı ve dayanışma içinde olabileceği fikrini destekliyor. Bu tema, festival boyunca gerçekleştirilecek atölyeler, paneller ve performanslarla, katılımcılar arasında organik ve dinamik bir etkileşim ağı kurmayı hedefliyor.
Miselyum teması, biyoçeşitliliği, sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı doğal olarak içeren bir model sunuyor. Festivalin bu temayı seçmesi, kültür, doğa ve merakın bir simbiyoz içinde buluşmasını sağlayarak, çeşitli disiplinlerden sanatçıları ve düşünürleri bir araya getirme motivasyonunu oluşturuyor. Bu bağlamda, miselyumun çok katmanlı yapısından ilham alarak, paydaşlar arasında da organik ve dinamik bir etkileşim meydana getirecek.
Bozcaada Caz Festivali, miselyumun şaşırtıcı dünyasını keşfetmek ve kültürel ağlarımızı tartışmak için mükemmel bir platform. Miselyum teması, sadece bireyleri değil, toplulukları nasıl dönüştürebileceğimizi ve her birimizin büyük ağların parçası olarak nasıl yeni dünyalar inşa edebileceğimizi anlamamıza yardımcı oluyor. Festival boyunca, merkeziyetsiz, esnek ve dayanıklı yapılar oluşturmayı hedefleyen etkinliklerle, bilgi akışı ve yenilikçi fikirlerin yayılmasını teşvik ediyoruz. Kısacası, miselyum teması bu seneki festivalin ruhunu yansıtarak, katılımcılar arasında güçlü bağlar kurmaya ve bu bağların topluluklar üzerindeki dönüştürücü etkisini deneyimlemeye çağırıyor.
“Festivalin olumlu ve olumsuz etkilerini tartışacağımız alanlar yaratmaya çalışacağız.”
Sekizinci edisyonda bizleri önceki edisyonlara kıyasla nelerin beklediğine dair fikirlerinizi alabilir miyiz?
Murat Sezgi: Geçmiş edisyonlardan aldığımız geri bildirimler neticesinde, festivalin dokunduğu alanlarda daha fazla sahil ve deniz olacak. Bunun yanında gündüz etkinliklerimize daha fazla dans ve müzik getirmek istiyoruz. Keşif etkinliklerimiz ise bu sene yine çok ilgi çekici olacak. Amacımız burada merak uyandıracak, katılımcılarımızı ve bizi yeni şeyler düşündürmeye itecek içeriklerle buluşturmak. Keşif programının bir parçasını oluşturan Güncel Meseleler Yeni Olasılıklar’ın küratörü sevgili Emre Erbirer ve Keşif programının genelini kurgulayan ve yürüten Simay Baran’ın bize burada güzel sürprizleri olacak. Henüz tam olarak el sıkışmak üzereyiz ancak çok sevdiğimiz bazı mekanlar tekrar hayatımıza dönebilir.
Bu sene Bozcaada Belediyesi ve adada harika işler yapan paydaşlarımızla daha fazla işbirliği içinde olacağız. Programı ve yaklaşımı bazı durumlarda birlikte kurguluyoruz. Geçtiğimiz sene çalışmalarını tamamladığımız ve bu sene yayınladığımız etki raporumuz çerçevesinde bazı önemli bilgileri edindik. Bunları adalılarla ve paydaşlarımızla paylaşacağız. Festivalin olumlu ve olumsuz etkilerini tartışacağımız alanlar yaratmaya çalışacağız. Festivalin en önemli destekçilerinden birisi bu sene Hollanda Kraliyeti. Türkiye ve Hollanda arasındaki işbirliklerini geliştirmek ve bu birlikteliğin bir fotoğrafını çekmek için bu sene Bozcaada’da bir toplantı düzenleyeceğiz.
“Festivalin bu yılki en önemli yeniliği, 2023’te hazırladığımız etki raporunun bulgularına dayanan planlama.”
Festivalin Keşif programında katılımcıları önceki edisyonlardan farklı olarak nasıl sürprizler bekliyor?
Simay Baran: Festivalin bu yılki en önemli yeniliği, 2023’te hazırladığımız etki raporunun bulgularına dayanan planlama. Etkinliklerin etkisini artırmak ve odaklarını derinleştirmek amacıyla, bu yıl daha az etkinlikle daha fazla başarı elde etmeyi, güçlü içerikler üretmeyi hedefledik. Bu kapsamda, cinsiyet eşitliği konusunu derinlemesine ele almak için UN Women ile bir panel düzenleme ve Hollanda Konsolosluğu ile sürdürülebilir müzik işbirliklerini keşfetmeye yönelik bir roundtable gerçekleştirme kararı aldık. Raporun diğer bir bulgusu, ada ile olan bağlarımızın güçlendirilmesi. Bu amaçla, Keşif etkinliklerini adanın kendisi ve festivalin ada ile ilişkisi üzerine bir sohbetle başlatacağız.
Adanın dört bir yanına yayılan yürüyüşlerden interaktif atölyelere, hazine avından kolektif yemek hazırlıklarına kadar zengin bir program hazırladık. Emre Erbirer’in küratörlüğünde düzenlenen Güncel Meseleler, Yeni Olasılıklar programında miselyumdan ilham alarak birey ve toplulukların yaratıcı güçleriyle dünyada pozitif değişim yaratma potansiyelini araştıracağız ve kolektif enerjinin gücünü ele alacağız. Bu süreçte, gastronomi, bilim, sanat ve sosyal girişimcilik gibi birçok farklı disiplinden isimlerle bir araya gelip merak edecek ve paylaşacağız. Kısaca, Keşif etkinliklerinde bilgi ve fikir alışverişinde bulunacak, doğanın bilgeliğine kulak verecek ve birlikte oynayacağız.
“Tüm etkinliklerin ortak paydası, kültür, doğa ve merak duygusunun birleştiği bir alan yaratmak.”
“Keşif” programındaki etkinlikler “Miselyum” temasıyla nasıl bir ilişki kuruyor?
Simay Baran: Bu yılki etkinlikler, miselyum teması etrafında hem içerik hem de format açısından çeşitli bağlantılar kuruyor. Tema, doğanın ilişki kurma, beslenme ve dayanıklılık sağlama sistemlerini doğrudan inceleme ve ilham alma fırsatı sunarken, aynı zamanda ilişkilerimizi, örgütlenme ve etkileşim biçimlerimizi sosyal, psikolojik ve kültürel açılardan ele alma imkânı veriyor. “Miselyum,” festivalin ilk yıllarından beri ön planda tuttuğu “bir araya gelme” ve “topluluk oluşturma” değerlerini yansıtıyor. Dolayısıyla Keşif programında, oluşturduğumuz ve parçası olduğumuz ekosistemler üzerine düşünerek birlikte üretim yapacak ve yeni bağlamları keşfedeceğiz. Empati, sevgi, merak, dayanışma ve dönüşüm gibi kavramlar, bu yılki temalar arasında yer alacak.
Etkinliklerimiz bu kapsamda geniş bir yelpazeye yayılıyor. Miselyumun doğadaki bağlayıcı rolünü simgeleyen mantarlara odaklanan yürüyüş ve sohbetlerden, ada ziyaretçilerini birbirleriyle iletişime geçirmeye teşvik eden tadım etkinliklerine, topluluk olma pratikleri üzerine tartışmalardan çevre ve kendimize özen göstermeye yönelik oturumlara kadar birçok farklı aktivite sunulacak. Tüm etkinliklerin ortak paydası, kültür, doğa ve merak duygusunun birleştiği bir alan yaratmak.
“Savunuculuk alanlarımızda gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin farkındalık yaratma gücünün büyük olduğunu biliyoruz.”
Keşif etkinlikleri toplumsal cinsiyet, ekoloji, kapsayıcılık gibi alanlarda dönüştürücü bir rol üstleniyor mu? Etkinlikler, farkındalık alanlarını nasıl inşa ediyor?
Simay Baran: Savunuculuk alanlarımızda gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin farkındalık yaratma gücünün büyük olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, yeniden ekoloji, toplumsal cinsiyet ve sosyal kapsayıcılık gibi alanlarda önemli çalışmalar yapan uzmanlarla bir araya geleceğiz. Festival boyunca düzenlenecek atölyeler, paneller ve performanslar, katkıda bulunacak kişiler ve organizasyonlar bu dinamik ağın canlı kesişim noktaları olacak. Bu yolla, ekosistemlerin ne olduğu, sosyal ve doğal bağlamlarda nasıl ele alınacağı ve her şeyin birbirine nasıl bağlı olduğu üzerine derinlemesine analizler yapacağız. Toplumsal kapsayıcılık açısından ihtimam, örgütlenme ve sosyal girişimcilik gibi önemli değerleri ele alacağız.
Bu yılki hedefimiz, empati, dayanışma ve dönüşüm temalı etkinliklerin ardından daha güçlü bir topluluk bilinci oluşturmak ve çevreye olan duyarlılığımızı artırmak. Daha yaratıcı bir topluluk ve daha iyi bir yaşam için, parçası olduğumuz bağlamları derinlemesine kavrayarak onları dönüştürme ve şekillendirmenin, merkeziyetsiz ve köklü yapılar inşa etmenin yollarını yenilikçi bir şekilde keşfetmek istiyoruz.
Festivalin Etki Raporu Yayınlandı
Türkiye’de kültür sanat etkinlikleri söz konusu olduğunda örneğine az rastlanır bir çalışmaya imza attınız ve festivalin etki raporunu paylaştınız. Festivalin etkisini ölçme süreci nasıl ilerledi?
Mehmet Can İrhan, Berivan Eliş ve Doç. Dr. Ersan Ocak: Geçtiğimiz yılın başlarında Bozcaada Caz Festivali (BCF) ekibinden aldığımız çağrı, bizler için oldukça heyecan vericiydi. Özellikle son yıllarda sosyal girişimcilik ve kalkınma gibi konular üzerine çalışan herkesin bir şekilde karşısına çıkan “etki ölçümü ve yönetimi” konusunu bir festival için düşünmek ve uygulamak bizim için oldukça ilham verici oldu. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da örneğine pek de sık rastlanmayan bu çalışmayı gerçekleştirmiş olmak ve raporda okuyacağınız sonuçlara olabildiğince ampirik verilerden ulaşabilmek bizim için zor olduğu kadar eğlenceli bir süreçti.
BCF gibi köklü festivallerin bulundukları bölgelerde sıradan bir etkinliğin ötesinde etkiler yarattığını biliyoruz. Festivaller binlerce insanı bir araya getirirken, kültürel, ekonomik ve çevresel anlamda sayısız fayda ve maliyet yaratıyor. Özellikle uzun yıllara dayanan festivaller, bulundukları bölgeler için önemli bir itici güç haline geliyorlar. BCF, müziğin gücü ile topladığı insanlarla birlikte toplumsal ve çevresel etkiyi gözeterek oluşturduğu savunuculuk programı ile birlikte bu etkiyi birkaç adım öne taşıyor diyebiliriz.
Etki raporunda ulaştığınız sonuçlar, festivale dair neler söylüyor? Rapor, festivalin bu seneki programını şekillendirmede ne kadar belirleyici oldu?
Mehmet Can İrhan, Berivan Eliş ve Doç. Dr. Ersan Ocak: Festivaller, bulundukları yerin kültürü, toplumsal yapısı, çevresi ve özellikle ekonomisi üzerinde değişim yaratır. BCF, bu değişimi sadece gözlemlemekle kalmıyor, aynı zamanda festivalle eş zamanlı olarak yürüttüğü “Keşif” etkinlikleri ile bu değişime yön vermeye çalışıyor.
Geçen yıl başında ortaya koydukları vizyonla BCF, bu etkileri şeffaf bir şekilde ölçmeyi ve kendilerini bu doğrultuda geliştirmeyi hedefledi. Bu süreçte, festivalin girdileri, faaliyetleri ve çıktıları üzerinden bir “değişim teorisi” geliştirdik. Bu çalışmada, OECD’nin “How to Measure the Impact of Culture, Sports and Business Events” (Kültür, Spor ve İş Etkinliklerinin Etkisini Nasıl Ölçersiniz) rehberinden yararlandık. Bu rehber, göstergelerimizi geliştirmemize ışık tuttu ve çalışmamızın kalitesini artırdı.
BCF 2023’ün Etkisi
Ekonomik Etki: BCF 2023, 2023 yılının rakamlarıyla yaklaşık 121 milyon TL (4,4 milyon USD) ekonomik etki yarattı. Festivalden 24 milyon TL vergi geliri elde edilirken, %28 oranında yerel tedarikçilerin katkısı, festivalin yerel ekonomiye ne denli entegre olduğunu gösteriyor.
Sosyal Etki: Festivalin sosyal etkileri arasında savunuculuk faaliyetleri öne çıkıyor. Katılımcıların %90’ı, festival sonrası esenlik durumlarının iyileştiğini belirtirken, kadın ve erkek katılımcıların oranı %53-%47 olarak dengeli görünüyor.
Çevresel Etki: BCF 2023, 1,6 ton CO2 emisyonu üreterek Çanakkale’deki 1,329 sakinin bir yılda ürettiği emisyona eşdeğer bir çevresel etki yarattı. Ayrıca, festivalde kullanılan 23,5 bin m³ su, 10 olimpik yüzme havuzunu dolduracak kadar büyük bir miktarı ifade ediyor.
Bu veriler, Bozcaada Caz Festivali’nin sadece bir müzikal etkinlik olmadığını, aynı zamanda bölge üzerinde çok yönlü bir etki yarattığını ortaya koyuyor.
Festivalin ayrıntılı programına ve etki raporuna festivalin internet sitesinden ulaşabilir, açıklanacak etkinliklerden haberdar olmak için festivalin Instagram hesabını takip edebilirsiniz.