Britanya’nın en kendine has sanatçılarından Beryl Cook’un 100. doğum yılına özel hazırlanan kapsamlı sergi, sanatçının uzun yıllar yaşadığı Plymouth kentinde, The Box’ta kapılarını açmaya hazırlanıyor. 24 Ocak – 31 Mayıs 2026 tarihleri arasında gerçekleşecek sergi, Cook’un bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı retrospektifi olma özelliğini taşıyor. İzleyiciler, daha önce hiç sergilenmemiş eserlerin yanı sıra sanatçının kişisel arşivlerinden çıkan mektuplar, eskizler ve ilham kaynaklarıyla da karşılaşacak. Sergi, sadece sanatçının üretimini değil, aynı zamanda yaşadığı dönemin toplumsal dinamiklerini ve Cook’un bu dinamiklere verdiği duyarlı ve mizahi yanıtları da ortaya koyuyor.
1926’da Surrey’de doğan Beryl Cook, akademik bir sanat eğitimi almamıştı. Sanatla kurduğu ilişki tamamen içgüdüseldi; bir tür görsel günlük, hayatın komik, absürt ve içten yanlarını belgeleyen renkli bir anlatıydı onunki. 1968’de Plymouth’a taşındıktan sonra çevresindeki insanların yaşamlarını resmetmeye başladı. Kimi zaman bir kafenin köşesinde oturan iki yaşlı kadın, kimi zaman bir drag performansının sahne arkası, kimi zaman ise bir bingo salonunun ortasındaki zafer anı Cook’un tuvalinde hayat buldu. Hayatın gürültüsü, kahkahası ve şaşkınlığı onun fırçasında büyütülerek, sevecen bir gözle aktarıldı.
Mizah, Temsil ve Göz Ardı Edilen Hayatlara Dair Bir Yeniden Değerlendirme
Cook’un sanatı uzun süre sanat kurumu tarafından dışarıda bırakıldı. Kimi çevreler onun popülerliğini hafife alarak “fazla halk işi” buldu. Hatta 1996’da Tate Modern’in dönemin direktörü, açık bir şekilde “Tate Modern’de Beryl Cook’a yer yok” demişti. Oysa ki Cook’un eserleri yıllar boyunca geniş bir izleyici kitlesinin kalbine dokundu. Onu sevenler, tablolarındaki insanlarda kendilerini, komşularını ya da metroda yanlarına oturan kişiyi buldu. Mizahı inciticilikten uzak, karikatürize yaklaşımıysa empatiyle doluydu.

Küratör Terah Walkup’un liderliğinde hazırlanan bu sergi, sanatçının yalnızca mizahi yönünü değil, onun temsil gücünü ve gözlem yeteneğini de yeniden gündeme taşıyor. Walkup, Cook’un özellikle kadın kimliği, yaşlılık, sınıf ve toplumsal görünürlük gibi meselelerde radikal bir iş yaptığını vurguluyor: “O, sanat tarihinde sıkça görmezden gelinen hayatları belgeleyen bir gözlemciydi. Kimseye tepeden bakmadan, kimseyi karikatürize etmeden, sevgiyle baktı.”
Sergide yer alacak eserlerden biri olan “Bingo”, bu anlayışın çarpıcı bir örneği. Bir kadının bingo zaferini kutladığı sahnede, arka plandaki bir başka kadının “Cookvari” o ikonik yan bakışı tabloya mizah ve gerçeklik katıyor. Bu sahnenin yerel bir televizyon haberinden ilhamla ortaya çıktığı keşfedildiğinde ise Cook’un ne kadar güçlü bir görsel hafızaya sahip olduğu bir kez daha anlaşılıyor.
Sanatçının ailesi de bu serginin oluşum sürecine aktif katkı sağladı. Gelini Teresa Cook, ilk zamanlar sanatçının resmettiği kişilerin alınmasından çekindiğini, fakat zamanla insanların bu resimlerde kendilerini neşeyle gördüklerini fark ettiğini söylüyor. Torunu Sophie Cook ise, Beryl Cook’un eserlerinin yalnızca geçmiş kuşaklara değil, bugün özellikle genç izleyicilere de ilham verdiğini vurguluyor: “Bir Beryl Cook sergisine gittiğinizde duyacağınız şey kahkahadır. En kötü gününüzde bile onun resimlerine baktığınızda bir şeyler değişir. Gülümsemeden çıkmanız mümkün değil.”

Cook’un üretiminde yalnızca bugünün karakterleri değil, sanat tarihiyle kurduğu bilinçli bağlar da hissediliyor. Sergi, sanatçının etkilendiği Pieter Bruegel the Younger ve Stanley Spencer gibi isimlerle kurduğu sanatsal diyaloğu da görünür kılacak. Aynı zamanda onun çağdaş sanatçılar üzerindeki etkisine dair bir katman da sergiye eşlik edecek.
The Box CEO’su Victoria Pomery’nin ifadesiyle, “Beryl Cook’un sadece sıcak ve komik bir anlatıcı değil, aynı zamanda toplumsal değişimi belgeleyen keskin bir gözlemci olduğunu gösterme zamanı.”
Cook’un günlüklerinden birinde yazdığı şu cümle belki de onun dünyaya ve sanata yaklaşımını en iyi özetleyen satır: “Ev işi yapmak yerine yukarı çıkıp resim yaparım.”
Şimdi ise, onu yeniden yukarı taşıma zamanı. Beryl Cook’un 100. doğum yılı vesilesiyle hazırlanan bu sergi, yalnızca geçmişe dönüp bakmak değil; onun gözünden bugünü ve geleceği görmek için de bir davet.