Serkan Sarıer'in sergide görülebilecek işlerinden.

Berlin’de Dört Günlük Sergi

/

Pilevneli sanatçılarından Serkan Sarıer’in Generation Kanacke “Der Spiegel Nr.31 / 29.07.1973” başlıklı sergisi Berlin’deki Zwölf Apostel Kilisesi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Dört gün sürecek ve 8 Kasım’a kadar gezilebilecek sergide sanatçının 12 tablosu izleyici karşısına çıkıyor.

İsmini Der Spiegel’in 1973 yılında yayımlanan makalesinden alan sergide Sarıer, Almanya’nın melez kültür ortamında yetişen ikinci ve üçüncü nesil göçmen topluluklar üzerinden kimlik, aidiyet ve etnik köken kavramlarını sorguluyor.

Serkan Sarıer’in sergide 12 tablosu yer alıyor.

Göçmenlerin Kafa Karışıklığı

Sarıer, üretimleri hakkında “İki karşıt topluluğun bağlantı noktasını temsil eden aykırı bir birey (TCK 2) için kültürel ve kişisel baskı nedir? Hiyerarşi, cinsellik, sadakat, siyaset ve vatanseverlik gibi konularda göçmen ebeveynlerin ve ailelerin anavatanlarına karşı kendi doğduğu ve yetiştiği yere karşı devam eden bir kafa karışıklığını keşfetmek için çeşitli formlar ve çok sayıda sanatsal disiplinler ile çalışıyorum” derken, “Almanya’da doğup, büyümüş ve eğitim görmüş olmama rağmen neden hala kendimi Alman olarak tanımlamakta zorlanıyorum” diye ifade ediyor.

Serkan Sarıer, FARUK, 2020, tuval üzerine yağlı boya, 172 x 122 cm. Fotoğraf: Sanatçının izniyle

Kimlik, Aidiyet, Etnik Köken

Sanatçı, “Halihazırda var olan bir kültürün içinde bir kültürün yer değiştirmesi ve hem mevcut yapıların hem de toplulukların melez bir kültüre dönüşmesi çalışmalarımı biçimlendiriyor.

Almanya’da doğup büyüyen Türk göçmen bir ailenin, eşcinsel bir oğlu olarak, bireylerin kültürler arası nasıl gelişebileceğini ve daha önce var olan yapılara nasıl uyduklarını (ya da uymadıklarını) anlamaya çalışmakla ilgileniyorum. Eserlerimde, TCK’nın etnik yapılarının dışında ve içinde var olan kültürel gruplaşmanın hangi kapasitede bozduğunu ve aidiyet duygularına nasıl işlediğini araştırıyorum.

İlginizi çekebilir:  Van Gogh’un Objeleri

Çalışmamın, iki resmi dilin (soyutlama ve figürasyon) paralel olduğu ve birbirini tamamladığı/bozduğu bir ortamda rahatsız edici bir benzerlik aktarmasını istiyorum. Hem soyutlama hem de figürasyon, karakterlerin farklı yönlerini temsil ediyor” diye devam ediyor.

Serkan Sarıer, They Eat Their Young-Sculpture I, 2020, Polietilen, bronz, silikon, poliizopren (kauçuk), karbon fiber takviyeli polimer, lateks, akrilik boya, araba boyası (parlak), 166 x 87 x 128 cm.

Serkan Sarıer Hakkında

Tuvalden videoya uzanan geniş bir portfolyoya sahip olan sanatçı “Ya kimliğimizle ilişkilendirdiğimiz topluluktan çok uzakta var oluyorsak? Ya benliğimiz, etnik kökenimiz, cinsiyetimiz çevremizden taşıdığımız kimliğimiz bir kayıp anlamına getirecek kopuksa?” sorularının peşinden gidiyor ve yapıtlarında bir yere ait olamama hali, mekan, kimlik, insan ilişkilerini sorguluyor.

Eserleriyle cinsel kimlik, etnik köken, dinsel farklılıklar gibi kalıplara karşı çıkan sanatçı, kişisel ‘yabancılaşma hali’ni, eserlerinde figürleri kendine has formlarından uzaklaştırıp akışkan bir görünüme dönüştürerek işliyor. Sanatçı için bu dönüşüm sosyal benliği kısıtlayan kimlik gruplarından ayrışmanın bir sembolü.

Sanatçı kimliğinin yanı sıra Serkan Sarıer 2011 yılından itibaren kurucusu olduğu Brood isimli moda markasının da tasarımcılığını üstleniyor. Sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını New York’ta sürdürüyor.

Previous Story

Van Gogh’un İlham Melekleri

Next Story

Kadın Tiyatroculara New York’tan Ödül

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.