Sanatçı Ayşe Erkmen’in eserleri Museum Ludwig kalıcı koleksiyonuna katıldı. Koleksiyona katılan ve Dirimart’ın Art Cologne’daki seçkisine dahil olan eserler, sanatçının Sections başlıklı serisine ait.
Eserleri klasik kavramsal sanattan doğan Ayşe Erkmen’in formları, formalizmi de akla getirir. Metal levhalardan kesilen düzensiz geometrik şekillerin emaye ile kaplanmasıyla üretilen duvar heykelleri, dağılmış yapboz parçaları gibi bir yığın halinde asılı durur.
Sokak tabelalarına ve ağaçlara yasladığı asimetrik açıkhava heykellerinden oluşan 2009 tarihli Pleasant Corners serisini de akla getirirler biçimleriyle. Her iki durumda da belli parçaları çıkarılmış modifiye üçgenler, bir veya iki odalı bir dairenin zeminini kaplayabilir.
Tüm işlerinde görülen ortak tema, zaman ve mekânı hatırlayıp hayal etmek için soyutlaştırmanın bir araç olarak kullanılmasıdır.
Haliç Haliç’te Eseri Balat’ta Sergileniyor
Yakın zamanda İstanbul Bienali ile Koç Holding, Ayşe Erkmen’in Haliç kıyısında sergilenen “Haliç Haliç’te” isimli eserini 17. İstanbul Bienali kapsamında şehre armağan ettiklerini duyurmuştu.
Günün farklı anlarında farklı ışıkları yansıtan ve Haliç’in karakteristik formuna odaklanan eser, Haliç’in üzerine akşamüstleri yansıyan ve altın renkli güneşle birleşince “altın boynuz” olarak anılan simgesine atıfta bulunuyor. Eser Balat Hastanesi ile Balat Vapur İskelesi arasında yer alan Akşemsettin Parkı’nda sergileniyor.
Uzun kariyeri boyunca özellikle mekâna özgü işleri hafızalara kazınan Erkmen, içinde bulunduğu sosyal ve fiziksel çevreden yola çıkar ve var olan yapıyı kendi üslubuyla yeniden konumlandırarak seyircisini mekân üzerinde düşünmeye iter. Mekânı deneyimlenebilir kılan çalışmaları, belirli bir biçimsel dil oluşturma kaygısından uzaktır.
İzleyiciyi müze salonu, galeri vitrini, sergi mekânı, park, nehir, meydan gibi farklı ortamların fiziksel, görsel, sosyal ve psikolojik boyutlarıyla derin bir diyaloğa davet eder. Sanatçının işleri güncelliğini mevcut olanı farklı biçimlerde işaret etmesinden alır. Geçici müdahalelerle mekânı olduğu gibi ele alarak “heykelleştiren” önermeler sunarken sergi alanına olabildiğince az “yabancı” unsur ekler.
Gündelik yaşamda karşılaştığımız bu mekânlarda nesnelerin ve ilişkilerin yerlerini değiştirerek ya da zaman zaman onları ortadan kaldırarak, bozarak sıklıkla sanat ve yaşamı iç içe geçirmesi, alışılmamış alanlar oluşturur. Bu alanlarda gerçekliği açımlayan sosyalleşme modellerini görünür kılar; tamamlanmalarıysa ancak izleyicilerin mevcudiyetiyle mümkündür.
Ayşe Erkmen Hakkında
1977’de Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. 1993’te DAAD Uluslararası Sanatçı Programı ile bir yıllığına Berlin’e gitti. 1998-1999 yıllarında Kassel Sanat Akademisi’nde Arnold Bode Profesörü, 2000-2007 yıllarında Frankfurt Städelschule’de, 2008-2016 yıllarında Kunstakademie Münster’de öğretim görevlisi olarak çalıştı. Erkmen’in işleri, aralarında 2., 3. ve 13. İstanbul Bienalleri; 54. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu; Manifesta 1, Şangay, Berlin, Gwangju, Sharjah, Limerick, Scape, Ichihara, Aichi bienalleri; Folkestone ve Echigo-Tsumari trienallerinin de bulunduğu birçok uluslararası sergide gösterildi. Son sergileri arasında Beethoven Bewegt, Kunsthistorisches Museum, Viyana (2020); Beyazımtırak, Arter, İstanbul (2019); Kıpraşım Ripple, Dirimart, İstanbul (2017); A, SMAK, Gent (2016); Une histoire, art, architecture et design, des années 80 à aujourd’hui, Centre Pompidou, Paris (2014); Ayşe Erkmen: Intervals, Barbican Centre, Londra (2013) yer alıyor. Erkmen, Haziran 2017’de Skulptur Projekte Münster’de On Water ve ilki 2019’da düzenlenen Yorkshire Sculpture International’da three of four başlıklı projesiyle yer aldı.
2020 yılında, üç yılda bir verilen prestijli Ernst Franz Vogelmann Heykel Ödülü’ne layık görülen ilk kadın sanatçı oldu. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını Berlin’de ve İstanbul’da sürdürüyor.