“Aslında Olmayan Bir Müze”- MoCDA (Museum of Contemporary Digital Art) Kurucusu Serena Tabacchi

////
Teknolojik gelişmelerin hızının baş döndürdüğü bir çağda, insanoğlu olarak nerdeyse ölümsüzlüğe çare bulacağımıza inandığımız bir yanılgının pençesinde, pandemi felaketini hep beraber deneyimleyip evlere kapandığımız ilk günlerin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süreçte genci veya yaşlısı, insanlığın büyük bir kısmının günlük hayatının vazgeçilmezi oldu teknoloji. Son bir yıldır yaşadıklarımızı, çok geriye gitmeyelim daha iki yıl önce biri bize anlatsa, bilim kurgu diye dinlerdik büyük ihtimal.
Alanının ilklerinden çağdaş dijital sanatlar müzesi MoCDA tamamen sanal ortamda var olan bir müze. Son bir yıldır mümkün mertebe evlerde, sanal alemde yaşayan bizler peki şaşırdık mı bu duruma? Son deneyimlerimiz ışığında, hayır sanmıyorum. Sanat piyasalarının oldukça hareketli olduğu bugünlerde MocDA’yı ve kripto sanat piyasaları ile ilgili tüm merak ettiklerinizi MoCDA’nın kurucusu Serena Tabacchi’ye sorduk, o da tüm detaylarıyla yanıtladı…

– Serena biraz kendinden ve kurucusu olduğun çağdaş dijital sanat müzesi MoCDA’dan bahsedebilir misin?

Uçak pilotu olarak eğitim alırken meslek olarak yapmak istemediğimi fark edip, sanata ilgim nedeniyle tiyatro okudum ve yaklaşık 10 yıl kadar İngiltere’de tiyatro endüstrisinde yöneticilik de dahil çeşitli alanlarda çalıştım. Üç yıl kadar Londra’da Tate’te çalıştım. 2018’de Christie’s’te “Sanat ve Blockchain” isimli bir konferansa katıldım. Seminerde öğrendiklerim hayatımda bir dönüm noktası oldu. MoCDA’nın CTO’su ve kurucu ortağı Dominic Perini ile beraber var olmayan bir iş yapmaya karar verdik. MoCDA (Museum of Contemporary Digital Art) böyle ortaya çıktı. MoCDA olarak 1960’lardan bugünlere çağdaş dijital sanat dünyasını gelecek nesillere taşıyacak bir koleksiyon oluşturma hedefimiz var, aynı zamanda misyonumuz eğitim ve danışmanlık vererek konuyla ilgili herkes ile bilgi paylaşımı yapmak.
MoCDA, Abstract Art in the Age of New Media Sergisi

Dijital İşlerden Oluşan Kalıcı Koleksiyon

– MoCDA’nın fiziksel bir mekânı yok değil mi,  sergileriniz tamamen online? İleride bir mekân açma planınız var mı?

Tamamen sanal bir müze MoCDA, başlangıçta fiziksel bir yer düşündük ancak pandemi nedeniyle durdurduk projeyi. Artık tamamen merkeziyetsiz, online bir müze olması ile ilgili tüm planlarımız. Müzenin kalıcı koleksiyonu tamamen dijital sanat eserlerinden oluşuyor. Rahatlıkla nakliye edilebilir, paylaşılabilir sanat eserleri bunlar düşünecek olursanız. Sürdürülebilirlik açısından da hedefliyoruz böyle olmasını, çevre dostu olmak önemli. Örneğin sergilenmek için eserlerin bir yerden bir yere uçakla nakline gerek yok. Global ölçekte de çeşitli mekânlarda pop-up sergiler yapmak istiyoruz. Şu anda ekibimiz üç ayrı kıtada yaşıyor ve uzaktan çalışıyor. Ancak çok uygun bir yer bulduğumuzu düşünürsek müze için fiziksel bir mekân da olabilir.
“… Kripto sanat piyasasından NFT alımlarımız da olacak. Bunları satma maksadımız olmayacak, gelecek nesiller için kalıcı koleksiyonun birer parçası olacaklar.”

– Sanal bir müze olan MoCDA’nın gelir modeli nedir, örneğin diğer müzeler gibi ziyaretçi bilet gelirleri olmadığını düşünecek olursak eğer?

Ana gelir kalemlerimiz çeşitli. Dijital sanat piyasası platformları ile iş birliklerimiz var onlara danışmanlık verip küratör olarak içerik yaratıyoruz. Sanatçılar, galeriler ve koleksiyonerlere danışmanlık hizmetlerimiz var. Dijital işlerden oluşan kalıcı koleksiyon oluşturuyoruz, fiziksel ve dijital edisyonları olan bir koleksiyon olacak ve bunların satışından müzeye gelir temin edeceğiz. Aralarında Fransız Hükümeti’nin de olduğu üç tane kurumsal bağışçımız ve sponsorlarımız var. Bazı iş birliklerimiz oluyor dönem dönem, örneğin British Academy ile gelir getirici bazı organizasyonlar yaptık, yine bazı özel veya kamusal aktivitelerimiz oluyor.

– Müze koleksiyonunuzdaki eserlerin ne kadarı NFT? İlerisi için tahminleriniz nasıl?

Koleksiyonumuzda henüz NFT’ler yok ancak dijital işler var, onların NFT’lerini yapacağız aynı zamanda kripto sanat piyasasından NFT alımlarımız da olacak. Bunları satma maksadımız olmayacak, gelecek nesiller için kalıcı koleksiyonun birer parçası olacaklar. 1960’lardan bugünlere çağdaş dijital sanat dünyasını gelecek nesillere taşıyacak bir koleksiyon oluşturmayı hedefliyoruz.
MoCDA, Abstract Art in the Age of New Media Sergisi

– Bir küratör ve dijital müze kurucu yöneticisi olarak NFT’ler ve kripto sanat piyasaları ile ilgili yorumlarını alabilir miyim?

MoCDA’yı kurduğumuz dönem, blockchain’de sanat eseri satmak üzere birçok platformun ortaya çıktığı zamanlardı. O zamanlar bitcoin gayet uygun fiyatlıydı dolayısıyla bu platformlara girmek de sanatçılar için çok uygundu. 2019 yılında bir şeyler ortaya çıkmaya başladı, 2020’de pandemi ile birden dönüşüm hızlandı ve bu platformlardaki satışlar roket hızıyla arttı.
Piyasanın astronomik fiyatlamaları beni korkutuyor. Müze olarak değerli bulduğun işlerden bir koleksiyon yapabilirsin. Sanatçının o işe koyduğu yaratıcı emek nedeniyle bir değeri var o eserin ama piyasanın fiyatlaması çok dramatik olarak değişebilir. Bazı sanatçılar bundan memnunlar. Her şey yukarı gidiyor ama bir gün tam tersi de olabilir.
Birçok önemli müzede yeni medya sanat eseri (dijital sanat eseri) var tabii ki. MoCDA’yı kurmadan önce çalıştığım Tate’te, çok sayıda yeni medya sanat eseri var ama henüz hiçbir kurumsal müze koleksiyonunda NFT olduğunu duymadım. Özel müzelerde belki ama kamu müzelerinde ulusal müzelerde sanmıyorum. Ulusal müzelerin çoğu kamu fonları, üyelerin bağışları ile finanse ediliyor. Kripto para birimleri henüz kamu tarafından güvenilir bulunmuyor ve tam olarak kabul görmüş değil. Müzeler bu nedenle bu hareketin dışında kalmayı tercih ediyorlar şimdilik. İleride bu durum değişecektir elbet.
(Yukarıdaki cevap Burcu Dimili ve Feride İkiz’in InBusiness dergisinde yer alan kripto sanat dosyasından alınmıştır)

– Kripto sanat piyasalarındaki koleksiyonerler kimler?

Çoğunun ismi gizli, bilinmiyor. Blockchain teknolojisi bunu mümkün kılıyor. Ama bu geleneksel sanat piyasasında da oluyor, koleksiyonerin/alıcının kimliği her zaman açıklanmıyor. Bazıları isimlerini açıklıyor ama bunlar genelde kripto piyasasına 2016-2017, hatta daha öncesinde bitcoin çok düşük fiyatlıyken yatırım yapıp bundan çok para kazananlar. Birkaç bin dolar ile bitcoin cent kadar ederken bu teknolojiye, merkeziyetsizliğe inananlar ve bitcoin’e yatırım yapıp ömürleri boyunca yetecek kadar servet kazananlar arasından sanat zevki geliştirenler. Kripto piyasalarda sanat ilk kullanım alanlarından biri oldu. Oyun endüstrisindeki varlıklar da satılıyor avatarınızın ne giyeceği gibi kıyafetler, ekipmanlar, aksesuarlar hatta çok daha farklı varlıklar satılıyor, sanal arsa alıyorsunuz, sanal dünyada istediğiniz şeyleri yapıyorsunuz ama NFT kullanımında sanat sektörü hâlâ diğer piyasalarla karşılaştırıldığında en büyük piyasa.
Şu an daha geleneksel sanat piyasasından gelen koleksiyonerler de olmaya başladı, NFT kavramı daha geleneksel koleksiyonerlere tanıtılmaya başladı. Fiziksel bir işin yanı sıra satılan bir token oldu Robert Alice’in “Blok 21” isimli işi Ekim 2020’de 131 bin dolar’a satıldı, değer tahmin aralığı 12-18 bin dolar’dı. Christies de hızla büyüyen NFT piyasayı görmezden gelemedi ve kripto sanat piyasasının en çok satan sanatçılarından Beeple’ın eserlerini açık arttırmada rekor bir fiyat olan 69 milyon dolar’a sattı. Şimdiye Christie’s gibi büyük müzayede evlerinde kripto sanat piyasasından bir sanatçıyı hiç görmemiştik bu ilk oldu.
MoCDA, Abstract Art in the Age of New Media Sergisi

– Peki kripto sanat piyasasındaki sanatçılar ağırlıklı olarak kimler?

İlk başlarda kripto sanat piyasasındaki sanatçılar sınırlı sayıdaydı ve teknolojiyi iyi bilen isimlerdi. Kripto sanatçılar arasında en çok satanlar piyasaya ilk girenler ve en çok işlem yapılanlar oldu. Eskiden bu sanatçıları Christie’s’te göremezdik. Şahsen ben bazılarını sanatsal açıdan değerli bulmuyorum, hepsi benim için sanat değil. Başlarda piyasada yatırım yapılacak eser olmadığı için bir kısmı öncü oldu ve değerlendi. Çoğu müzede göremeyeceğimiz işlerken yakında belki müzelerde de göreceğiz.
Başlarda piyasaya girenler teknoloji bilgisi üst düzeyde olanlardı. Şimdilerde kripto sanat platformları yetenekli ve kendini kanıtlamış sanatçıları çekmeye çalışıyor. Kripto sanat piyasası çıkışlı bazı sanatçılar unutulmaya bile başladı ancak bazıları hâlâ en üst sıralarda çünkü işlerine çok yatırım yapıldı ve koleksiyon yapanlar kaybetmemek için almaya devam ediyorlar. Hatta belki kendi koleksiyonlarının değerini korumak ve arttırmak için tanıdıklarına tavsiyede bulunuyor olabilirler.
(Yukarıdaki cevap Burcu Dimili ve Feride İkiz’in InBusiness dergisinde yer alan kripto sanat dosyasından alınmıştır)

– Bir kripto sanat koleksiyoneri verdiği röportajda sanatçının sosyal medyadaki konumunun alım kararında önemli rolü olduğuna değinmiş. Bunu sanatçının kendi promosyonuna verdiği önemin bir göstergesi olduğunu, hem de takip edip sanatçıya inanan kişilerin çokluğuna işaret ettiğini düşünüyormuş. Bununla ilgili ne düşünüyorsun?

Ben bunun en önemli faktör olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sanatçının 1 milyon veya birkaç yüz bin takipçisi olabilir ama biliyorsunuz takipçiler ve beğenileri satın almak da mümkün. Akıllı bir koleksiyonerin alım için küratörlerin değerlendirmelerine, sanat eserinin gerçek değerini belirleyebilecek bilgi ve donanıma sahip kişilere danışması lazım diye düşünüyorum. Eğer tanıtım aktivitelerini önemsiyorsanız, sosyal medya önemli diyorsanız sanatçı medyada ne kadar konu edildi, geçmişte herhangi bir kurumla iş birliği yaptı mı, herhangi bir uluslararası medyada yer buldu mu, Google araştırmalarında ismi ne kadar çıkıyor gibi pek çok şeye bakmak lazım. Sadece sosyal medya takipçi sayılarına bakmak yeterli değil diye düşünüyorum.

– Kripto sanat piyasası son iki yılda çok hızlı büyüdü, belli başlı kripto sanat platformlarında Aralık 2020’de toplam 30 milyon dolarlık satış gerçekleşti. Ancak hâlen 65 milyar dolarlık geleneksel sanat piyasalarına göre çok küçük oluşu spekülasyonlara açık olabileceğini akla getiriyor bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tam da bu nedenle piyasa çok dalgalı zaten, 24 saat içerisinde dahi işler tamamen farklı bir değer bulabiliyor. Ethereum gibi kripto paraların kendi volatilitesi de etkili bunda. Bunu önceki sorularda da değindiğim gibi küratöryel olarak ve bir müze açısından çok korkutucu buluyorum.

Dijital Sanat Sanatçılar için Büyük Kolaylık Getirdi

– Kripto sanat piyasasının artıları eksileri nedir?

Dijital sanat sanatçılar için büyük kolaylık getirdi. Atölye olmadan dahi her yerden üretim yapabilir bir sanatçı, pek çok masraftan tasarruf edebilir. Galerilerde temsil imkânı bulmayan sanatçıların var olabileceği hatta para da kazanabileceği ve sadece sanat eseri satarak geçimini temin edebileceği platformlar oldu.
Hoşlanmadığım piyasanın volatilitesinin çok olması. Gelip alıp, ertesi gün yüksek fiyata satan insanlar var. Kimlik saklanabiliyor kolaylıkla.  24 saat içerisinde dahi işler tamamen farklı bir değer bulabilir.
Geçen yıl popüler olan sanat eserleri şimdi değil, geçen sene daha generative sanat ilgi çekiyordu (GAN, makina öğrenmesi ile manipüle edilen işler yani), bu sene sinema 4D ve 3D sanat eserleri motion grafik eserler popüler oldu. Geçen sene en çok popüler olan sanatçılar bu yıl belki değiller. Çok farklı akımlar var. Bir ara blockchain için önemli olan devrimcilerin sembolleri çok popüler oldu; bitcoin, ethereum sembollerinden oluşan eserler, Vitalik Buterin gibi blockchain devriminin öncülerinin sembol portreleri. En başta koleksiyonerler almayı seviyordu, sanatçılar da ürettiler, konusu blockchain olan eserler satıldı. Benim için ucuz sanat eseri bunlar, çok heyecanlandırmıyor beni şahsen.
Bazı müzayedeler saniyeler içinde neticeleniyor, çok kısa sürüyor bir taraftan bağımlılık da yaratan bir şey. NFT koleksiyonlarınızı gösteriyorsunuz, koleksiyonerin ismi açıklanmasa da bu koleksiyonla gururlanıyorsunuz, genelde de kim olduğunuz biliniyor. Bir taraftan da kim olduğunuzun ve ciddi büyüklükte bir koleksiyonunuz olduğunun bilinmesi de hacker’lar için sizi hedef yapabilir. Merkezi olmayan blockchain sistemi oldukça güvenli ancak hack’lenmek de imkânsız değil.
Ancak işin bir de görünmeyen diğer yönü var. Blockchain’in çevre açısından çok olumsuz etkileri var, çevreyi çok kirletiyor. Kripto para madenciliği yapılırken Asya, Çin, Moğolistan, Güney Afrika ve Rusya’da büyük depolarda çok fazla enerji tüketiliyor, bu enerjinin kaynağı karbon salınımı yaratan yakıtlar, dolayısıyla çevre kirliliğine etkisi oluyor. Blockchain daha güvenli ancak diğer yandan katiyen çevre dostu değil bu da insanları endişelendiriyor.
Teknolojik gelişmeleri çok destekliyorum kesinlikle bir eserin orijinalliğini ve menşeini temin ediyor ama tüm problemleri çözmüyor. Problemlere bazı çözümler bulunmasını umuyorum.

Normal Yaşamdaki Bir Yıl Blockhain’de Bir Haftaya Denk Geliyor

– Sizce ileride ne gibi gelişmeler olacak bu piyasalarda?

Bu platformlara girmek sanatçılar için giderek daha maliyetli olmaya başladı, iki yıl öncesinden daha farklı şimdi durum. Farklı çözümler de gelecek veya daha çok tercih edilen platformlar da ortaya çıkacak ilerleyen yıllarda ve hatta aylarda belki. Normal yaşamdaki bir yıl blockhain’de bir haftaya denk geliyor nerdeyse, bu alanda her şey çok süratle gelişip değişiyor. Kripto sanat piyasasında etherium blockchain ana oyun alanıyken, yeni çözümler de piyasaya girmeye başladı. MATIC örneğin, işlemleri bir yan zincirde yapıp daha sonra ana ağa taşıyor, maliyetler açısından daha uygun bir çözüm.
“Geçen yıl popüler olan sanat eserleri şimdi değil, geçen sene daha generative sanat ilgi çekiyordu (GAN, makina öğrenmesi ile manipüle edilen işler yani), bu sene sinema 4D ve 3D sanat eserleri motion grafik eserler popüler oldu.”
Gelişmekte olan başka bir çözüm de Polkadot. Ethereum’un kurucularından Gavin Wood’un ve Vitalik Buter’in projesi. Kendi blockchain’ini yaratmaya yarayan bir teknoloji, henüz hayata geçmedi gelişmekte olan bir proje bu. Vitalik ile Gavin de artan işlem maliyetlerini görüyorlar ve alternatif çözüm arayışına girdiler. (GAS ücretleri çok yüksek) Alternatif çözümler bilgisayar mühendisleri ile yatırımcılardan hemen ilgi görmeye başladı. Ethereum’a göre çok daha kısa ve hızlı işlem yapılabilen bir platform olarak pek çok geliştiriciden talep görmeye başladı.
Teknoloji müthiş ve pek çok fırsat getiriyor. Daha fazla teknolojinin hemen her alana nüfuz etmesini doğru buluyorum. Bu finans piyasası da olabilir, sanat alanı da. Merkeziyetsiz finans da korkunç büyük bir alan.

– Bu piyasada vergilendirilme nasıl oluyor?

Hükümetler de yakında bu değişikliğe adapte olacaklar; belki fatura, vergilendirme, kimliğin açıklanması gibi konular söz konusu olacak. Fatura çıkarmana mâni bir durum yok şu anda. Teknik olarak mümkün, satış günü kripto paranın değerinden fatura düzenleyebilirsin sanatçı olarak ama merkeziyetsizliğin önemli bir özelliği de zaten kimliğin gizli kalması. Bu da vergi düzenleyiciler için bir güçlük oluşturuyordur muhakkak.
Kenny Schachter ‘thieves operating’, (39/147), Nifty Gateway, 2021 Universal Museum of Crypto Art ve Kenny Schachter’in izniyle
İlginizi çekebilir:  İlk kez Düzenlenen Çevrimiçi Deneysel Film Festivali
Previous Story

Women Make Film Kundurama’da

Next Story

Kripto Sanat Piyasasında “Var” Olmak- ha:ar, Hande Şekerciler& Arda Yalkın

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.