Altın Portakal ve Sansür Tartışmaları - ArtDog Istanbul

Altın Portakal ve Sansür Tartışmaları

Bu yıl 61. kez düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ön jüride yer alan Tunca Arslan’ın yerli sinema ve “LGBT temalı” filmler hakkında yaptığı açıklamalar geçen sene festivalin iptal edilmesine sebep olan sansür tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

/

Bu sene “Hikâyemiz Birlikte Biz Varız” sloganıyla düzenlenen 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 12 Ekim akşamı Şebnem Dönmez’in sunuculuğunda gerçekleşen ödül töreniyle sona erdi. Deniz Göktürk Kobanbay, Melisa Önel, Melis Behlil, İlker Kaleli, Gökçe Bahadır ve Mercan Dede’nin yer aldığı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisinin başkanlığını ise Ferzan Özpetek üstlendi. Nadim Güç’ün ilk uzun metraj filmi Mukadderat, “En İyi Film” ödülünün sahibi olurken “Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü” ise Belkıs Bayrak’ın Gülizar (2024) filmine layık görüldü. Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması seçkisinde ise “En İyi Kısa Film” ödülü Cansu Baydar’ın Neredeyse Kesinlikle Yanlış (2024) filmine takdim edilirken Ece Dizdar’ın ilk filmi Mükemmel (2024) de “Jüri Özel Ödülü”nün sahibi oldu.

Binnur Kaya ve Nur Sürer

Neler Oldu?

Türkiye’de ilk gösterimini yapacak filmlerin yarışmaya kabul edildiği festivalin uzun metraj film seçkisi, eleştirmenler tarafından oldukça zayıf bulunurken kısa metraj film yarışmasında gösterilen filmler ise hem seyirciden hem de eleştirmenlerden övgüler topladı. Uzun metraj seçkisinin zayıf olarak nitelendirilmesinin en büyük sebebi olarak da birçok sinemacının filmlerinin ilk gösterimini Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapmayı tercih etmesi olarak gösterildi. Her sene kendi ödüllerini açıklayan Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) de 14 Ağustos’ta yapılan açıklamada “sansür gibi bir uygulamanın üzerinin örtülmesini de doğru bulmadığımızı belirtmek istiyoruz” vurgusuyla festivale katılmama kararı almıştı.

Geçtiğimiz sene Kanun Hükmü (2023) isimli belgeselin seçkiden çıkarılmasıyla birçok jüri üyesinin ve sinemacının protestosu sonucu iptal edilen Antalya Altın Portakal Film Festivali, festivalin ön jürisinde yer alan Tunca Arslan’ın Ulusal Kanal’a verdiği röportajla bu sene de sansür tartışmalarının gölgesinde kaldı. Basına “LGBT Yok, Fonlu Filmler Yok” başlığıyla sunulan röportajda Arslan şu sözleri söyledi:

“Yeni Türkiye Sineması denilen kendi çapında bir akım çıkmıştı ortaya. Bu genel olarak Yeşilçam’la bağları kalmamış, yurt dışı festivallere ve maalesef fonlara bağlı filmlerdi. Bunların öyküleri de böyleydi. Türkiye’den uzak ve haddinden fazla eleştirel bakan, daha çok yurt dışına göz kırpan filmler yapan bir grup sinemacı vardı. Aslında bu yıl onların döneminin kapandığını söyleyebiliriz.”

Tunca Arslan

“Dizi Film Festivali Olsun Portakal. Mis Gibi Olur”

Arslan’ın röportajın bir noktasında dile getirdiği “Festivalde LGBT temalı filmler yoktu bu yıl ve aslında bu yeni bir şey demek.” sözleri ise geçtiğimiz seneden beri devam eden sansür tartışmalarını yeniden alevlendirdi ve sektördeki birçok isimden büyük tepkiler aldı:

Alican Yücesoy: “Festival bugüne kadarki en kötü seçkiye sahipti, sebebi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Tunca Arslan arkadaşlarıyla uyguladıkları sansürü açık açık anlatıyor. Beyefendi ve saz arkadaşları Antalya’da olduğu sürece festivale katılmayacağım bilginize.”

Çiçek Kahraman: “Bu haber vesilesiyle festivaldeki hakim zihniyet inkar edilemeyecek şekilde açığa çıktı. Bunu bilmek için bu videoya gerek var mıydı? Yoktu. Geçen sene festivalin neden yapılmadığını takip etmiş olmak yeterli. Bu zihniyete meşruiyet kazandırmaya da gerek yoktu.”

Nihal Yalçın: “Nefret suçu var, hedef gösterme var. Tutarsızlık var. İtalya’ da yaşayan, Lgbt filmleri yapan bir jüri başkanına ayıp etmişsiniz. Film yapabilmek için ortak yapıma zorladığınız sektörü, fonlama diyerek hedef göstermişsiniz. Dizi film festivali olsun Portakal. Mis gibi olur.”

İlginizi çekebilir:  İstanbul Sanat, Haliç Tersanesi’nde Açıldı

Ulusal Kanal’a verdiği röportaj sonrasında eleştirilerin hedefinde olan Tunca Arslan ise açıklamalarını X hesabında paylaştığı su sözlerle savundu:

“Şu LGBT meselesi: ‘Bu yıl Altın Portakal’a başvuran 45 film içinde LGBT teması yoktu’ demek bir yorum değil tespittir, nesnel gerçektir. Bundan hareketle, sanki varmış da biz engellemişiz gibi yorumlar yapmak, festival yönetimini ve beni ve (ön jüriyi) sansürle vs. suçlamak abesle iştigal ve kötü niyettir. Seyrettiğin-dinlediğin bir şeyi doğru anlamaya çaba göstermek, sinemayla uğraşanların temel hedefi olmalıdır.”

“Ayrıca bu konuyla ilgili son olarak şunu söyleyeyim… Röportajda söylediklerim herkesle tartışabileceğim kişisel düşüncelerimdir. Ulusal Kanal’ın abartılı ve yanıltıcı bir spotla nakletmesi dışında, söylediğim her şeyi savunuyorum. Bundan dolayı festival yönetiminin ve ön jürideki diğer üyeler Prof. Nilay Ulusoy ve Seçil Tanel’in de zan altında kalmasından elbette ki üzgünüm.”

“TRT Dizisi Estetiği Festivallere Hakim mi Olacak?”

Festivalde Evcilik filmiyle “En İyi Senaryo” ödülünü kazanan usta yönetmen Ümit Ünal ise, BirGün gazetesine verdiği röportajda konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Demek Aşk, Büyü vs. (2019) bu yılın filmi olsa Altın Portakal’a giremeyecekti, yine de lütfedip beni almışlar. Peki bu ‘yeni dönem’de, festivalde artık sadece devlet destekli, mülayim içerikli filmlere mi yer olacak? TRT dizisi estetiği festivallere hakim mi olacak?”

Ümit Ünal

“Onların İstediği Gibi Görünmez mi Olalım?”

Herkese inat kendi bildiği filmleri yapmaya ve kendi sevdiği hikâyeleri anlatmaya devam edeceğinin altını çizen Ünal, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin boykot edilmesiyle ilgili tartışmalara ise şöyle karşı çıktı:

“Birileri festivali susturmaya, dönüştürmeye çalışıyorsa, buna en iyi cevap ‘al senin olsun’ deyip kenara çekilmek midir? Sinema tarihimize mal olmuş, bugünün sinemacılarına emanet kalmış Altın Portakal, ‘LGBT ve fonlanmış filmlere geçit vermeyen’ eşi benzeri çok görülmüş adamların insafına mı kalsın? Biz festivale katılanlar bu adamları onaylamış ve onlara meşruiyet vermiş mi oluyoruz? Hepimiz tam da onların istediği gibi görünmez mi olalım?”

Ödül töreninde jüri başkanı olarak yaptığı konuşmada “LGBT temalı” filmi Hamam’ın (1997) o seneki festivalde büyük ödülü kazanmasına rağmen “genel ahlaka ters” şeklinde yorumlar aldığının altını çizen Ferzan Özpetek ise, gündemdeki “LGBT temalı” filmlere karşı uygulanan sansür tartışmalarıyla ilgili henüz bir açıklamada bulunmadı.

Öğrencilerden Tepki

Tüm bu tartışmalarının yanı sıra bir başka tepki de Öğrenci Filmleri kategorisinde filmlerini gösteren ve yarışan öğrenci filmi ekiplerinden geldi. Fasikül Altyazı’da yayınlanan bildiride filmlerinin gösterim çizelgesinde yer almaması, herhangi bir telif ücreti ödenmemesi, ödül töreninde kendilerine yer ayrılmaması, akreditasyon garantisi verilmemesi, tanıtım filmine dâhil edilmemeleri ve gösterim öncesi filmlerini test etme imkânı sunulmaması gibi maruz kaldıkları sıkıntıların altını çizen genç sinemacılar, festivalin gerekli iyileştirmeleri yapacağına dair açık cevap beklediklerini belirtti.

Previous Story

Elif Şafak, Frankfurt’ta Edebiyatın Gücünü Hatırlattı

Next Story

National Gallery’den Protestolara Karşı Önlemler

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.