Adalet Arayışında “Nehre Su Taşımak”

"Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür" belgeseli, çağdaş sanata ve coğrafyamıza dair önemli bir arşivin kaydını tutuyor. Anadolu Kültür'ün kurucusu Osman Kavala ve diğer üyelerin Gezi davasından tutukluluklarının gölgesinde, adaletin hafıza ile bağını ve kültürel çeşitliliğin zenginliğini vurgulayan film, Türkiye’nin çok kültürlü yapısının ve Anadolu Kültür’ün 20 yıllık yolculuğunun izlerini sürüyor.

 Anadolu Kültür’ün 20 yılını anlatan: “Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” belgeseli, çağdaş sanata ve coğrafyamıza dair önemli bir arşivin kaydını tutuyor. Documentarist 17. İstanbul Belgesel Günleri’nde izleyiciyle buluşan belgeselde, Osman Kavala’nın hayata geçirdiği Anadolu Kültür’ün hikayesi, Tophane’de yer alan DEPO İstanbul’da masaya yatırılıyor. Masaya yatırmak derken biraz da gerçek anlamda. Zira belgesel boyunca, bir masa etrafında buluşan Anadolu Kültür emekçileri ve bu yolculuğa katkıda bulunanların değerlendirmelerini dinleme fırsatı buluyoruz.

“Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” Depo İstanbul.

Anadolu Kültür’ün kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, Yönetim Kurulu Üyesi Mine Özerden ve danışmanlarından Çiğdem Mater’in Gezi davasından tutuklulukları sürüyor. Aynı davadan Tayfun Kahraman ve Can Atalay da suçlamaları kanıtlayacak herhangi bir kanıt bulunmamasına rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Bu yüzdendir masada söz adaletle başlıyor. Anadolu Kültür’ün direktörü Asena Günal adaletin hafıza ile bağı üzerinden ‘hatırlamanın’ aynı zamanda bir adalet vurgusu olduğunun altını çiziyor.

Masada geçmişten bugüne onlarca hikâye var. Yönetmenliğini Mert Kaya’nın yaptığı filme adını veren de Anadolu Kültür çatısında buluşanların yorumları oluyor. Yazar Umut Tümay Arslan, kültürel birikimi bir nehre benzetiyor ve hafızaya dair her şeyi taşıyan bu nehre ‘su taşıyanların’ aslında nehrin rengini ve yolculuğunu belirlediğini söylüyor. Önüne barikatlar, engeller de çıksa nehir yolculuğuna devam ediyor, içinde ne taşıdığını ise ne olursa olsun bir arada yaşamayı başaran coğrafyanın insanları belirliyor.

Toplumsal Barışı Destekleyen Bir Yolculuk

 Türkiye’nin çok kültürlü yapısı, daha çok karşılaşmalardan değil, çatışmalardan ve kutuplaşmalardan beslenen siyasi alışkanlıkları sebebiyle çoğu zaman yeterince kullanamadığımız, besleyemediğimiz bir zenginliği simgeliyor. Bu kültürü işleyen çağdaş sanat, her zaman karmaşık ve zorlu engellerle karşılaşıyor. Kültürel çeşitliliğin çatışma unsuru değil zenginlik olarak algılandığı, önyargılardan arınmış, farklılıklarla beslenen ve zenginleşen bir toplum hayali ile kurulan Anadolu Kültür’ün hikayesi de bize bu yolları gösteriyor. Kültür ve sanatı paylaşarak, yerel inisiyatifleri destekleyerek ve kültürel hakları vurgulayarak, bölgeler arası iş birliklerini güçlendirerek farklı etnik, dinsel, bölgesel gruplar arasında köprüler kurmayı başarıyor.

İlginizi çekebilir:  MUBI Mayıs Seçkisinde Neler Var?
“Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” Depo İstanbul.

 Anadolu Kültür’ün faaliyetleri arasında kültürel projeler, sergiler, atölye çalışmaları, sanatçı destek programları ve uluslararası iş birlikleri yer alıyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, kültürel mirası koruma ve tanıtma projelerinden, genç ve bağımsız sanatçılara üretim, sergileme ve profesyonel gelişim fırsatları sunan programlara kadar çok yönlü çalışmalar gerçekleştiriliyor.

Diyarbakır’da kültür sanat ortamını canlandırma amacıyla, 2002 yılında olağanüstü hal koşullarında kurulan Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) de bu örneklerden. Şehirdeki sanatçılara projelerini geliştirme ve sunma imkanı sunan DSM,  yalnızca yerel üretimlerle sınırlı kalmayıp, ilk on yılında Batı’dan, özellikle de İstanbul’dan birçok sanatçının uğrak yeri haline gelmiş. DSM programlarını, Türkçe-Kürtçe-İngilizce üç dilli malzeme ile üretmeye özen gösteriyor.  Çok kültürlülük vurgusu oryantalizme kaymadan bölgeyle uyumlu samimi bir çabayla sürüyor. Bölgenin politik ikliminin etkisi altında olsa da, DSM kapsayıcılığı ve bölgeye katkısı açısında önemli bir rolü üstenmiş durumda.

Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür”, belgeseli, hafızayla, adaletle, kültürel karşıtlıklarla onlarca problemi olan ülkemizde, nehre ısrarla su taşımanın önemini hatırlatıyor. Anadolu Kültür’ün 20 yılını izlerken, binlerce yılın yankılarını duymamız boşa değil. Hafıza çok daha fazlasını tutuyor. Ona kulak vermeliyiz belki o zaman o nehir gibi susadığımızı hatırlayacağız.

“Nehre Su Taşımak: 20. Yılında Anadolu Kültür” 

Senaryo, Reji: Mert Kaya
Yapım: Anadolu Kültür
Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz
Montaj: Can Eskinazi, Mert Kaya
Sanat Yönetmeni: Günsu Sarı
İçerik Ekibi: Asena Günal, Övgü Gökçe Yaşa, Tamar Nalcı
Yardımcı Yönetmen: Aslı Özoğuz
Ses Tasarım: Ilgar Gökhan
Yürütücü Yapımcı: Mert Kaya (JotaFilm, loudcat.filmworks)
Yardımcı Yapımcı: Barış Can Ertürk (JotaFilm)
Yapım Koordinatörleri: Arican Paker, Mustafa Akçaöz

 

Previous Story

Documentarist’te 70’ten Fazla Belgesel

Next Story

“Sığ Hikâye”ye Tribeca Film Festivali’nden Ödül

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.