John Richardson geçtiğimiz yıl 95 yaşında hayatını kaybettiğinde geride pek çok sanat eseri bıraktı. Özellikle hayat hikayesini yazdığı arkadaşı Pablo Picasso’nun biyografileriyle tanınan Richardson, (şu ana dek üç cilt yayımlamış, üzerinde çalıştığı son eser ise 2021’de yayımlanması bekleniyor) tarihçi, küratör ve koleksiyoner kimliklerinin ötesine geçen bir isim. Yalnızca bir sanat tarihi hikayesinin değil, aynı zamanda yaklaşık olarak modern sanat tarihinin 70 yılını kapsayan arkadaşlıklardan birinin de parçası… Artsy.com’da yer alan habere göre, Richardson’un, Manhattan’daki evinin çatı katında yer alan koleksiyonundan 50’den fazla eser Sotheby’s’in “John Richardson: A Scholar Collects” başlıklı serisinde açık artırmaya çıkacak.
Arkadaşı Sanatçılar İşlerine Onun Adını Yazdı
Mick Jagger’ın “John R.’ye” yazılı serigrafi baskılı Warhol imzalı portresi (25.000 ila 35.000 dolar arasında bir rakama satılacağı tahmin ediliyor) müzayedeyi başlatan eser olacak. Onu Picasso, Braque ve Lucian Freud’ın otoportreleri ile diğer eserlerinden oluşan bir sıra izleyecek. Koleksiyonerlerin, Sotheby’s’in koleksiyonu satacağını duyurduklarında hemen aramaya başladıkları Lucien Lévy-Dhurmer’in yüzyıl başından kalma sembolist eseri de müzayedede yer alacaklar arasında. Richardson’un salonunda bulunan işin 150-250 bin dolar aralığında satılacağı düşünülüyor. Temmuzda Londra’daki Sotheby’s’in New Bond Street Galerisi’nde sergilenen, Freud tarafından resmedilmiş bir Richardson portresi ise National Portrait Gallery (Ulusal Portre Galerisi)de yerini alacak.
Richardson’ın adının yazılı olduğu tek eser Mick Jagger portresi de değil, Picasso’dan Miró’ya, Braque’tan Frank Stella’ya birçok sanatçı da benzer şekilde davranıyor. Haber, Sotheby’s Americas Başkanı Ben Doller’ın “Bu sanatçılar John’a gerçekten saygı duyuyor, onu seviyorlardı. Bu kişiler gerçekten kast etmedikçe böyle bir şey yapacak ressamlar değil” cümlelerine yer verdi. Richardson ve sanatçıların dostluklarının sahiciliğine vurgu yaptı.
Avangart Sanat Dergileri Modern Sanatla Tanıştırdı
John Richardson 1924’te Londra’da Wodehouse ve Patty Richardson’un oğlu olarak dünyaya geldi. İngiliz ordusunda hizmet etmiş, sonrasında ise Londra merkezli bir mağaza zinciri olan Army and Navy Store’un kurulmasına yardım etmiş olan babası, John doğduğunda 70 yaşındaydı. (Wodehouse, Kraliçe Victoria’nın oğlu Kral VII. Edward tarafından şövalyelik ünvanına layık görülürken, John, 2012 yılında Edward’ın torunu II. Elizabeth tarafından aynı ünvana layık görülmüştür.) Henüz beş yaşındayken babasını kaybeden Richardson 13 yaşında geniş ve klasik mimarisiyle tanınan Buckingamshire’daki Stowe’a yerleşti.
Richardson, şimdiye kadar yaşadığı her mekanı en ince detayına kadar tartıştığı devasa bir kitap olan “John Richardson: At Home” adlı kitabında, “Stowe’un en büyük avantajı, bana göre, ilerici sanat okuluydu”. Beni XXe Siècle, Verve ve Minotaure gibi avangart sanat dergileriyle tanıştırdıkları için onlara her zaman minnettar olacağım, çünkü bu benim 13-15 yaşlarım arasında Paris Okulu’nda neler yaptıklarını anlamama ve takip etmeme olanak sağladı. Picasso ve Matisse’e karşı olan takıntımı tetiklemelerinin yanı sıra, bu dergiler beni modern sanatla uğraşmaya teşvik etti” diye ekliyor.
Picasso ve Warhol ile Tanışması
Stowe’un ardından Richardson, İngiliz Ordusu tarafından II.Dünya Savaşı’nda savaşmak üzere askere alındı, ancak yakalandığı ateşli romatizma sonrası terhis edildi. Annesi, kız ve erkek kardeşiyle birlikte yaşamak üzere Londra’ya giden tarihçi, Oxford’daki Slade Güzel Sanatlar Okulu’na kaydoldu. 1948 yılında, 24 yaşındaki John’dan on üç yıl daha kıdemli olan Douglass Cooper, genç tarihçinin hayatındaki iki önemli ilişkinin fitilini ateşleyen tanışmayı gerçekleştirdi: Richardson’ı Picasso ile tanıştırdı.
1960 yılına kadar Cooper ile ilişki yaşayan Richarson’ın hayatında sanatın ve sanatçıların ağırlığı ise devam etti. 1961’de New York’a taşınan, Picasso sergisi düzenleyen ve bu süreçte biyografilerini yazmaya başlayan tarihçi bu süreçte Andy Warhol ile arkadaşlık kurdu. 1973’e kadar Christie’s Müzayede Evi’nde çalışan Richardson, 80’ler itibarıyla yazmayı odağına aldı. 1995’te ise açık artırmada sunulacak işlerin yer aldığı çatı katı dairesini satın aldı.
Sıra Dışı Kişiliği Koleksiyonu ile Yaşayacak
Sotheby’s Amerika’nın başkanı Ben Doller, haberde “O çatı katındaki her şeyin orada olması için bir sebebi vardı,” diye belirtirken “ve hepsi de John için anlam ifade ediyordu” diyor. At Home kitabında “Yoluma çıkan şeyler öylesine çeşitli ki zorunlu olarak hepsini karıştırdım – aynı arkadaşlarıma yaptığım gibi,” diye yazıyor Richardson. Şimdi ise son derece sıra dışı bir koleksiyoncu ve kişilik olan John Richardson, kendisi kadar kapsamlı ve düşünceli bir koleksiyon olarak yaşamaya devam edecek…
Kaynak: Artsy.com
Yazar: Wallace Laudel
Tarih: 26.08.2020
Orijinal Başlık: Inside Picasso Biographer John Richardson’s Obsessive Art Collection