The Met’in Beden ve Sanat Teması: “Costume Art” - ArtDog Istanbul
Klasik Beden, zafer’in kişileştirmesi Nike’in terrakota heykelciği, Yunanistan, M.Ö. 5. yüzyıl sonları; Rogers Fonu, 1907 (07.286.23). Fotoğraf: © The Metropolitan Museum of Art.

The Met’in Beden ve Sanat Teması: “Costume Art”

2026 Met Gala, 4 Mayıs’ta “Costume Art” temasıyla bedenin sanat olarak yeniden yorumlandığı bir sahne sunacak; ardından 10 Mayıs 2026’da The Met’te açılacak sergi, Andrew Bolton’un küratörlüğünde çağdaş ve tarihî giysiler aracılığıyla beden, kimlik ve toplumsal kodların modadaki estetik ifadesini keşfe çıkaracak.

Metropolitan Museum of Art, moda tarihinin en köklü koleksiyonlarından birini ana galeride sergileyerek moda ile sanat arasındaki ilişkiye yeni bir çerçeve kazandırıyor. 2026’da açılacak Costume Art sergisi, Costume Institute’un görünürlüğünü artırarak modayı The Met’in temel anlatısına taşıyor. Bu adım yalnızca mekânsal bir düzenleme değil; modanın artık dekoratif bir unsur olmaktan çıkarak sanat tarihiyle eşit bir ifade biçimi olarak kabul edildiğinin de güçlü bir göstergesi.

Çıplak Beden: Adem ve Havva, Albrecht Dürer (Alman, 1471–1528), 1504; Fletcher Fonu, 1919 (19.73.1). Fotoğraf © The Metropolitan Museum of Art.

Her yıl dünya çapında ilgiyle takip edilen Met Gala, bu dönüşümün en görünür yüzü. 1948’de bir bağış gecesi olarak başlayan etkinlik, Anna Wintour döneminde modanın sanatla kurduğu ilişkiyi küresel bir sahneye taşıdı. Bugün Met Gala, moda tasarımının kavramsal gücünü ve toplumsal temalarını görünür kılan en etkili platformlardan biri. 2026 teması Costume Art, bu vizyonun sergiye yansıyan ve modayı bir sanat formu olarak tanımlayan dışavurumu niteliğinde.

“Corset Anatomia” takımı, Renata Buzzo (Brezilyalı, d. 1986), 2025 İlkbahar/Yaz; Renata Buzzo izniyle. Fotoğraf: Anna-Marie Kellen © The Metropolitan Museum of Art.

“Costume Art” ve Serginin Yenilikçi Sunumu

Costume Art kavramı, giyimi salt süsleme ya da zanaat olarak görmek yerine, sanat üretimiyle aynı estetik ve kültürel zeminde değerlendiren bir yaklaşımı temsil ediyor. Modayı bedenin işlevsel bir örtüsü olmaktan çıkarıp toplumsal kodlar, kimlik, güç ilişkileri ve hayal gücüyle örülü çok katmanlı bir anlatı alanı hâline getiriyor. Küratör Andrew Bolton da sergide bu çerçeveyi esas alıyor. Ona göre, sanat ile moda arasındaki hiyerarşi, bedene duyulan mesafenin sonucunda oluşuyor; serginin amacı ise modayı ve bedeni ayrılmaz bir bütün olarak ele almak.

“The Reclaimed Body: La Poupée”, Hans Bellmer (Alman, Polonya doğumlu, 1902–1975), yaklaşık 1936; Ford Motor Company Koleksiyonu, Ford Motor Company ve John C. Waddell bağışı, 1987 (1987.1100.333). © 2025 Artists Rights Society (ARS), New York. Görsel izni: The Metropolitan Museum of Art.

Sergi, sanat tarihinin farklı beden temsil biçimlerini üç tematik başlıkta ele alıyor: klasik ve çıplak beden, sıklıkla temsil dışı bırakılan hamile veya yaşlanan beden, ve anatomik beden. Bolton, 5.000 yıllık The Met koleksiyonundan seçtiği resim, heykel, gravür ve objeleri çağdaş ve tarihî giysilerle yan yana sunarak modanın sanatla kurduğu dili ortaya koyuyor. Serginin ana sorusu, modanın sanata yaklaşması değil; beden üzerinden her zaman sanatın merkezinde olduğunu hatırlatmak.

Yaklaşık 12.000 metrekarelik Condé M. Nast Galerisi, bu yaklaşımı mekânsal olarak destekliyor. Peterson Rich Office’in tasarımı, giysileri yükseltilmiş platformlara taşıyarak ziyaretçiyi bedene odaklıyor. Samar Hejazi’nin aynalı manken başları, izleyiciyi kendi bedeniyle karşılaştırarak sergiyi kişisel bir deneyime dönüştürüyor. The Met, bazı giysileri gerçek bedenlerde sunarak güzellik normlarına meydan okuyan kapsayıcı bir temsil de yaratıyor.

Ölümlü Beden: Kyōsai Eskiz Defteri (Kyōsai Manga) 暁斎漫画, Kawanabe Kyōsai 河鍋暁斎 (Japon, 1831–1889), Meiji Dönemi (1868–1912), 1881 (Meiji 14); Mary ve James G. Wallach Vakfı Bağışı ile Satın Alındı, 2013 (2013.765). Fotoğraf © The Metropolitan Museum of Art.

Saint Laurent, Jeff Bezos ve Lauren Sánchez Bezos sponsorluğunda düzenlenecek 2026 Met Gala, bu vizyonun ilk büyük sahnesi olacak. Gala 4 Mayıs’ta gerçekleşecek; sergi ise 10 Mayıs’ta ziyaretçilere açılacak. Rei Kawakubo’nun formu parçalayarak yeniden kuran tasarımlarından Albrecht Dürer’in beden kurgusunu konu alan gravürlerine; Walter Van Beirendonck’un figürü dönüştüren siluetlerinden Fortuny’nin antik estetiği çağdaş malzemeyle birleştiren elbiselerine uzanan geniş referans alanı, kırmızı halının bu yıl bedenin bir sanat nesnesi olarak yeniden yorumlandığı bir sahneye dönüşeceğinin ipuçlarını veriyor.

 

Previous Story

Armani’nin 50 Yıllık Moda Yolculuğu, Brera’da Sanatla Diyalogta

0 0,00