1993 yılından bu yana İstanbul’un simge yapılarından biri olan Sabancı Center’daki Akbank Genel Müdürlük binası, bankanın geleceğe dönük vizyonu doğrultusunda kapsamlı bir yenilenme sürecinden geçti. Londra ve İstanbul merkezli, uluslararası alanda tanınan tasarım stüdyosu Autoban imzası taşıyan bu dönüşüm, yenilikçi, kullanıcı odaklı ve geleceğe dönük mimari bir anlayış sunuyor.
İnsan, Teknoloji ve Sanat Odaklı Dönüşüm
Sabancı Center’ın 33,5 ay süren titiz çalışma sonucunda toplam 35.000 m²’lik alanda gerçekleştirilen yenileme, bireysel çalışmadan kollektif üretkenliğe uzanan bir deneyim sunacak şekilde planlandı. İnsan, teknoloji, sanat ve sürdürülebilirlik temaları bir araya getirilerek, Akbank mirasını koruyan, modern iş kültürüne uyumlu bir çalışma ortamı yaratıldı.

Yeniden Tanımlanan Mekânsal Deneyim
Autoban’ın yenilikçi, kullanıcı odaklı ve geleceğe dönük tasarım anlayışıyla gerçekleştirdiği kapsamlı mimari dönüşümü Autoban Mimarlık Kurucu Ortağı Seyhan Özdemir Sarper, basın mensuplarıyla paylaştı. Sarper bu kapsamlı renovasyonu şu sözlerle özetledi:
“Sabancı Center, 1990’ların başında İstanbul’un iş merkezi aksında yükselerek kentin kurumsal kimliğine kalıcı bir iz bırakan yapılardan biri oldu. Akbank Genel Müdürlük binası olarak kullanılan Tower 1, dönemin modern ofis anlayışını yansıtan mimarisiyle hem işlevsel hem de sembolik bir merkez haline geldi. 39 kat yüksekliğindeki yapı, Sabancı topluluğu2nun vizyonunu temsil eden en önemli kurumsal yapılardan biri olarak 30 yılı aşkın süredir aktif kullanılmaktadır. Autoban’ın üstlendiği proje, bu ikonik yapının çağdaş ofis standartlarıyla yeniden tanımlanmasını hedefliyor. 33 kat boyunca yönetici ve çalışan alanlarını, sosyal yapıları, lobi ve restoran katlarını kapsayan bu kapsamlı renovasyon 35.699 metrekarelik bir alanda, kurumsal geçmiş ile geleceğin çalışma kültürünü birleştiren yeni bir mekânsal deneyim yaratmayı amaçlıyor. “

Esnek ve İş Birliğine Dayalı Çalışma Alanları
Ayrıca genel müdürlük alanlarının yüzde 52’si esnek çalışma alanlarına, yüzde 15’i ise sosyalleşme ve dinlenme alanlarına ayrıldığını da belirtti. “Autoban, Akbank’ın köklü mirasını yenilik ve değişim vizyonuyla birleştiren bir tasarım yaklaşımı benimsedi. Bu dönüşüm, hiyerarşik bir kurumsal yapıyı, bağlantı, yaratıcılık ve amaç odaklı akışkan bir mekâna dönüştürdü. Mekânsal planlama modülerlik ve açıklık üzerine kuruldu; biyofilik tasarım, esnek çalışma alanları ve iş birliğini destekleyen özel unsurlar entegre edildi,” dedi.
Toplam 35.000 m²’lik alanda lobi, ofisler, yönetici katları, etkinlik, yeme-içme ve sosyal alanları kapsayan 33,5 aylık titiz bir çalışma yürütüldü. Açık ofisler, sanatla zenginleştirilmiş ortam ve teknoloji entegrasyonu ile verimlilik ve yaratıcılık artırıldı.

Sanat ve Mimari Buluşması
Sanat, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Binada Akbank’ın sanat koleksiyonundan yaklaşık 200 eser sergileniyor. Tower 1’in girişinde ziyaretçileri, Refik Anadol’un 220 m²’lik kalıcı eseri karşılıyor. Meditatif ve çoklu duyusal bir deneyim sunan bu çalışma; canlı pigmentler, soyut desenler ve şekiller aracılığıyla doğa ile teknolojiyi buluşturuyor. Eserin veri kümesi, İstanbul hava durumu verileri ile dünyanın farklı mercan ekosistemlerinden toplanan görselleri içeriyor. Bu veriler, doğa ve tarihin izlerini birleştiren bir yapay zekâ modelinin eğitilmesinde kullanılıyor. Ortaya çıkan bu füzyon, İstanbul’un sularla çevrili dokusunu ve kentin dinamik ritmini temsil ediyor.
Refik Anadol’un bu dinamik eseri, izleyiciyi estetik, doğa ve veri bilimi arasındaki ilişkiyi sorgulamaya davet ediyor. Akbank arşivlerinden ve doğa verilerinden beslenen çalışma, kolektif hafızanın izlerinden yola çıkarak verileri görselleştiren bir makinenin düşündürücü ve kışkırtıcı bir deneyim yaratmasını sağlıyor. Binanın farklı katlarında sergilen diğer sanatçılar arasında Ahmet Oran, Selma Gürbüz, Gülay Semercioğlu, Mithat Şen, Günnur Özsoy, Bedri Baykam, Ardan Özmenoğlu, Erdil Yaşar ve Ahmet Güneştekin gibi isimler yer alıyor.
“Dönüşümde Gelecek Var”
Projede sürdürülebilirlik öncelikli ele alındı; Akbank Genel Müdürlük LEED Gold Sertifikası aldı ve WELL sertifikası için başvuru yapıldı. Ayrıca “Dönüşümde Gelecek Var” projesi kapsamında, kullanılmayan mobilyalar ileri dönüşümle okul eşyalarına dönüştürülerek toplumsal bir değer yaratıldı.

Autoban
Londra ve İstanbul merkezli, uluslararası alanda tanınan bir iç mimarlık ve tasarım stüdyosu Autoban, Avrupa ile Orta ve Güneydoğu Asya’nın büyük şehirlerinde konaklama, ulaşım, yeme-içme, ticari, perakende, ofis ve kamusal alan projelerini kapsayan, ödüllü bir portföye sahip 2003 yılında Seyhan Özdemir Sarper ve Sefer Çağlar tarafından kurulan stüdyo, yirmi yılı aşkın süredir insanların mekânları deneyimleme biçimini yeniden tanımlıyor.
Mekânı sadece fiziksel bir yapı olarak değil, aynı zamanda bir deneyim alanı, bir hikâye anlatıcısı olarak ele alan Autoban, form, işlev ve deneyim arasındaki dengeyi kurarak her projeye duygusal ve kültürel bir derinlik kazandırıyor. Küçük ölçekli bir iç mekândan büyük kamusal alanlara kadar her tasarım, bulunduğu bağlamı okuyarak o yere özgü bir karakter ortaya koyuyor. Böylece çok katmanlı tasarım dili, kullanıcıyla güçlü bir bağ kurmayı ve mekânın ruhunu hissettirmeyi amaçlıyor.

Stüdyo, standartlaşan küresel tasarım anlayışına karşı; özgünlük, zanaatkârlık ve anlatı odaklı bir yaklaşım sunarken; her projeyi bir keşif alanı gibi ele alıyor. Autoban, malzeme seçimi, ışık kullanımı ve mekânsal kurgu yoluyla sadece estetik değil, aynı zamanda duyusal ve anlamlı deneyimler yaratıyor. Bu yaklaşım, mekânın kullanıcıyla duygusal bir ilişki kurmasını sağlarken; aynı zamanda hatırlanmaya değer alanlar üretiyor. Autoban, mimarlık ve tasarımı, insanlarla mekânlar arasında kalıcı bir bağ kurmanın aracı olarak görüyor.


