Chanel yalnızca bir moda markası değil; yüzyılı aşkın süredir sanat, tasarım ve zanaat dünyasını şekillendiren bir kültürel aktör. Gabrielle Chanel’in zamansız vizyonundan ilhamla büyüyen marka, bu yıl Birleşik Krallık’taki 100. yılını kutlarken kültürel alandaki varlığını daha da güçlendiren bir adım attı: Arts & Culture Magazine.
Chanel Kültür Fonu ve markanın sanat, kültür ve mirastan sorumlu başkanı Yana Peel’in önderliğinde hazırlanan 250 sayfalık bu özel yayın, Chanel’in son beş yılda sanatçılar ve kurumlarla yürüttüğü yaratıcı iş birliklerini belgeleyen küratöryel bir yolculuk sunuyor. Farklı kâğıt türleri kullanılarak özenle basılan dergi, sadece bir marka yayını olmanın ötesine geçerek sanatseverlere, tasarım meraklılarına ve kültür izleyicilerine sesleniyor.
20 Şehirde
İlk sayının kapağında, Gabrielle Chanel’in kişisel koleksiyonundan bir büst (heykeltıraş Jacques Lipchitz’e ait) yer alıyor; 1921 tarihli bu büst, Chanel’in 2002 Sonbahar defilesinden metalik güneş gözlükleriyle stilize edilmiş. İç sayfalarda Chanel’in sembolik evrenine dair ayrıntılarla karşılaşıyoruz: Kurucunun burcuna gönderme yapan aslan kolajları, inci dizileriyle birlikte yerleştirilmiş ikonik Chanel No. 5 şişeleri ve deniz kabuklarıyla zenginleştirilmiş görsel anlatılar, markanın geçmişiyle bugününü zarifçe iç içe geçiriyor.
Derginin tanıtımı kapsamında Chanel, Londra Bayswater’daki Foreign Exchange News Shop’u 28 Haziran’a kadar devralarak ziyaretçilere özel bir deneyim alanı yarattı. Arts & Culture Magazine – Vol. 1, Amsterdam’dan New York’a, Paris’ten Tokyo’ya uzanan 20 şehirdeki seçili kitapçılarda da okurlarla buluşuyor.
Geçtiğimiz hafta, Chanel Birleşik Krallık’taki 100. yılını V&A East Storehouse’ta gerçekleşen 100 kişilik özel bir davetle kutladı. Pablo Picasso’nun sahne dekoru eşliğinde sergilenen bale performansı, markanın sanatla kurduğu derin ilişkinin güçlü bir sembolüydü.
Chanel Birleşik Krallık Başkanı Elizabeth Anglès d’Auriac, Chanel’in kültürel kimliğini şöyle özetliyor: “Her şey Gabrielle’e dayanıyor. Bugün hâlâ tüvit ve kaşmir kumaşlarımızı Birleşik Krallık’tan tedarik ediyoruz. Kültürel çevremizle ilgilenmeye başladığımızda fikirler kendiliğinden ortaya çıkıyor. Zanaat, yaratıcılık ve kültür bizim mirasımız, ama aynı zamanda bugünümüz ve yarınımız.”
