Cemal Reşit Rey’in Müzikal Mirası Geleceğe Taşınıyor - ArtDog Istanbul

Cemal Reşit Rey’in Müzikal Mirası Geleceğe Taşınıyor

İBB Kültür Dairesi Başkanlığı, CRR Dijital Arşiv projesi kapsamında Cemal Reşit Rey'in müzikal mirasını geleceğe taşıyor. Projenin detaylarını müzikolog Dr. Sungu Okan, müzikolog doktorAslı Uzdil, Doç. Can Okan ve İBB Kültür Daire Başkanı T. Volkan Aslan ile konuştuk.

/

Müzik bestecisi ve eleştirmen Evin İlyasoğlu bir yazısında “Cemal Reşit ilk kez müzikle resim çizmiş ve özellikle müzikle İstanbul’u resimlemiş Türk bestecisidir,” diye tanımlar. Rey’in İstanbul’un köşesinden sesler ve renkler taşıyan 1931 tarihli Enstantaneler adlı opera yapıtı  bu tezini destekleyen, İstanbul’u müzikle tasvir etmiş ender yapıtlardır. Yine yaşadığı şehrin, coğrafyanın sesini, rengini soluğunu çok yönlü kimliği ve çok sesli üretimleriyle müziğe taşıyan bir isimdir Cemal Reşit Rey… Bir dönemin dillere pelesenk olmuş opereti Lüküs Hayat, 7’den 77’ye herkesin hafızasına “çıktık açık alınla” cümlesiyle kazınan Onuncu Yıl Marşı, akla ilk gelen eserleri arasındadır…

İşte tüm bunlar ve Cemal Reşit Rey’in çok yönlü sanatını ortaya koyan orkestral yapıtları, solo çalgı müzikleri, oda müziği yapıtları ve daha niceleri İBB Kültür Dairesi Başkanlığı’nın yürüttüğü bir projeyle geleceğe taşınıyor. Proje, adı uzun yıllardır şehrin müzik mabedi ile yaşatılan besteci, piyanist, eğitimci ve orkestra şefi Cemal Reşit Rey’in halen konser salonu çatısı altında bulunan yapıtlarını, el yazması notalarını, oluşturduğu konser programlarını, kişisel notları ve mektupları bir araya getiriyor. İBB Kültür Daire Başkanı T. Volkan Aslan’ın herkesi bu arşiv çalışmasının bir parçası olmaya davet ettiği projeyi Dr. Sungu Okan, Aslı Uzdil ve Doç. Dr. Can Okan‘dan dinledik.

Dr. Sungu Okan, müzikolog Aslı Uzdil, Doç. Can Okan

Cemal Reşit Rey Arşivi projesi fikri nasıl ortaya çıktı?

 Sungu Okan: Bu arşiv projesi İBB Kültür Dairesi’nin projesidir. Kendileri bizi arayarak tasnif ve dijitalleştirme sürecinde birlikte çalışmamızı rica ettiler. Biz de memnuniyetle kabul ettik. Müzikolog olarak ben, müzikolog ve kompozitör olarak Aslı Uzdil ve orkestra şefi ve piyanist olarak Doç. Can Okan ile, ekip olarak Cemal ve Ekrem Reşit Rey’in farklı zamanlarda Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na intikal etmiş belge, nota ve görsel dokümanlarını tasnif etmeye, incelemeye ve araştırmalara, sergilenmeye açılabilmesi için korunup dijitalleştirilmesine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Bu arşivin önemi nedir?

Aslı Uzdil: Cemal Reşit Rey, Türkiye’ de evrensel müzik eğitimi adına çok önemli katkılarda bulunmuş, İstanbul’un müzikal ve operet sahneleri geleneğine unutulmaz eserler kazandırmış ve başka birçok türde eserleri uluslararası alanda da takdir görmüş büyük bir değerdir. Bu değeri korumak yalnızca yerel değil evrensel kültürel belleği korumak adına da bir sorumluluk taşır. Çoğunlukla el yazmalarını içeren arşiv çalışması ve dijitalleştirme süreciyle, Rey’in eserlerini gerektiği gibi özenle korurken, bestecinin kaleminden çıktığı haliyle icra etmek, ve sık sık dinleyiciyle buluşturmak, bu kültürel mirasa ve bestecimize sahip çıkmanın belki en güzel yolu. Aynı zamanda, bu çalışmanın, İstanbul’un tarihsel müzik ve tiyatro sahnesini aydınlatırken, şehrin bu köklü kültürel geleneğini sürdürme ve genç kuşakları bu değerli mirasla buluşturma fırsatını da sunacağını umuyoruz. Dijital arşiv, tüm ilgilenenlere Cemal Reşit Rey ve müzikal kültür mirasımıza dair tarih okumaları, eser analizleri ve eser icrası gibi konularda zengin bir kaynak oluşturacak.

Arşivleme sürecinde kimlerle nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

Sungu Okan: Başta Cemal Reşit Rey Konser Salonu yönetimi, tanıtım ve arşivden ortaya çıkan yeni fikirlerle üretilecek konser, söyleşi ve temsillerin hayata geçebilmesi bizler için çok önemli. Bu arşiv çalışmasının çıktılarıdır bunlar. Bunun yanında en önemli desteği İBB Atatürk Kitaplığı sağlıyor bize. Bu birincil kaynakların, tarihi belgelerin, onarımı, korunma koşullarının sağlanması ve dijital ortama aktarılması sürecinde onların uzmanlıklarından yararlanıyoruz.

Arşivi keşfetme sürecinde neler yaşıyorsunuz?

Can Okan: Bir bestecinin el yazmalarıyla çalışmak, fiziksel olarak aramızda bulunmayan bestecinin kendisiyle metafizik anlamda karşı karşıya gelmeye benzerdir. Zira besteci, ardından nota adı verilen bir dilde yazılmış metin bırakır ve biz bu metne yapıt deriz. Bir yapıtı aracılığıyla besteci, zaman ve mekân formlarını aşarak fiziksel varoluşun ötesine geçer. Şimdi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük bestecilerinden Cemal Reşit Rey’in el yazmaları ile çalışmanın manevi değeri, iyice açığa çıkacaktır; özellikle Rey gibi el yazısı son derece okunaklı yazılmış notalardan oluşan bir arşivin çalışmasında yer almak, naçizane hislerime göre, besteciyle yüz yüze tanışmaya en yakın deneyim olsa gerek.

Arşivde en öne çıkan eserleri neler?

Sungu Okan: Cemal Reşit Rey’in en sevilen, kendisinin adı söylenince akla gelen ilk eseri malumunuz Lüküs Hayat. Eseri ve bestecinin diğer operetlerini el yazmalarından okumak, müthiş bir deneyim. Ve tabii ki Cumhuriyetin 10. Yıl Marşı, bu arşivin en dikkat çekici parçaları.

Kayıp eserlerle ilgili nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

Sungu Okan: Arşivde öğrencilik yılları dışında kalan, hayatının her üretim dönemine ait eser mevcut. Ancak ne yazık ki tamamı değil. Tüm eserlerin bir araya gelmesi için biz de bir çağrı halindeyiz şu anda. Tanıdığı, hayatında olan kişiler, öğrencileri, koleksiyonerler ve kurumlarda da kendisine ait eser ya da belgeler mevcut. Bunların hepsinin bir araya gelmesini, onarılıp dünyada emsalleri görülen arşivlerdeki standartlarda korunmasını ve araştırmaya açılabileceği bir dijital platform olmasını hedefliyoruz.

Tolga Volkan Aslan: “Herkesi Bu Çalışmanın Parçası Olmaya Davet Ediyorum”

CRR’de bir “Sanat Danışma Kurulu” oluşturuldu. Neden bir yapıya ihtiyaç duydunuz?

İBB, kültür sanat yönetiminde yenilikler yapacağını ve başka bir yönetim yöntemi hedeflediği Kent Hakkı Kültür Hakkı kitabındaki beş yıllık strateji bölünde açıklamıştı. CRR’deki “Sanat Danışma Kurulu” da aslında özellikle sivilleşmek dediğimiz ve daha demokratik bir yöntemle sanat yönetimi hedefimizin bir parçası. Yani şu anda biz CRR’de yönetimi dört bağımsız müzik insanı, bir idareciden oluşan ve tamamen demokratik bir yapıya teslim etmiş olduk. Beklentimiz süreçlerin, seçimlerin, tercihlerin ve programların çeşitlenmesi ve daha demokratik bir usulle belirlenmesi… Aynı zamanda da buradaki bürokratik ağırlığı ve yükü, sanat yönetimi konusunda da tekilliği kaldırması. Bu hedefle buradaki programın daha çok sesin bir arada olduğu bir ortam içerisinden çıkmasını istedik. Bu doğrultuda şef tercihimiz de bu yılın konser programı da tamamen bizim idare olarak tanımladığımız bütçeler çerçevesinde sanat danışma kurulumuz tarafından belirlendi ve hazırlandı. Şu anda bu bir program çerçevesinde işliyor. Bu aslında bir yöntemsel geçiş. Bu yöntemsel geçişi İBB Kültür Daire Başkanlığı’nın Koro Festivali’nde de göreceksiniz. Bir süre sonra diğer kültür merkezlerinin sanatsal tercihlerinde de bu kurullaşmaları, demokratik yapılanmaları daha çok görüyor olacaksınız.

İBB Kültür Daire Başkanı T. Volkan Aslan. Fotoğraf: Sami Türk

Sanat Danışma Kurulu ile CRR’de nasıl bir organizasyona süreci başladı?

Sanat Danışma Kurulu üyeleri İBB Kültür Daire Başkanlığı tarafından belirlendi. Üyeleri belirlenirken müzik disiplini ağırlıklı bir kurul oluşturduk. Bu aslında dışarıdan kısa gibi algılansa da uzun bir süreçti. Süreç boyunca danışma kurullarımızın belirlenmesi için hem iç tartışmalarımızı yürüttük hem de kurul üyelerine çeşitli öneriler, teklifler götürdük. CRR’nin yeni yönetme sistemi oluşurken birçok kişiden görüşler aldık. Eski, yeni, geçmiş, gelecek her yönü ince elenip sık dokundu. Nihayetinde bir kurul belirlendi. Şu anda bir danışma kuruluyla çalışmanın güzelliklerini, kolaylıklarını, zorluklarını, her şeyini beraberce yaşıyoruz. Bu bir dönem. Başarılı olursa model geliştirebileceğimiz, üzerine daha çok konuşabileceğimiz bir model ve bunun üzerinde inatla çalışmaya devam edeceğiz. Dediğim gibi, bürokrasinin sanat yönetimindeki tercihleri konusundan sıyrılmak istiyoruz. Sıyrılırken de başka bir tek sesliliğe, başka bir tekilliğe geçmek istemiyoruz. Kurulumuz inanılmaz bir hassasiyetle çalışarak bu sezon seyirci tarafından çok beğenilen bir program hazırladı. Ben de bir izleyici olarak CRR’deki gerek konser programlarını gerekse söyleşi programlarını ilgiyle ve beğenerek takip ediyorum.

Cemal Reşit Rey’in el yazmaları, besteleri ve kişisel notlarından oluşan “çok sesli” mirası için dijital bir arşiv çalışması başlattınız. Bu projeyi biraz anlatır mısınız?

Cemal Reşit Rey’in arşivleri bir kısmı CRR salonundaydı ve ben göreve geldikten sonra bu konuyu ilgili arkadaşlarımızla sıklıkla bir araya gelerek gündeme taşıdık. En doğru yöntemle bunların arşivlenmesi ve dijitalleşmesi konusunda çalıştık. Daha sonra burada bu konuyla ilgili bir kurul sistemi oturttuk. Önce Sungu Okan Hoca ile paylaştık konuyu. Hocanın da desteğiyle iyi bir akademisyen kadrosu oluşturdu ve bu kadroyla birlikte hassasiyetle çalışmaları başlatmış olduk. Bazı durumlarda yavaşlık ve bekleyiş dezavantajdır. Açıkçası bizi de bu süreç şekillenirken ki bekleyiş epey huzursuz etti. Çünkü arşivin yıpranma payı, kaybolma riski bunlar hep tedirgin edici konulardı. O yüzden olabilecek en hızlı şekilde dijitalleşme sürecine geçtik. Bu sürecin sanırım en güzel çıktısı bunların halka açılması ve özellikle müzikle uğraşan herkesin İstanbul’da bu kaynaklardan yararlanması olacaktır. Tabii bu çok kıymetli ve önemli bir çalışma. Cemal Reşit Rey’in adı bugün bir konser salonunda yaşatılıyor ancak, eserleri ve hatıraları da adıyla birlikte bu salon içinde yaşatılmalı… Bu çalışmayla daha önce gün ışığına çıkmamış notaları, bazı notaların sonradan değiştirilmiş halleri, orijinal el yazması eserleri bu arşiv sayesinde hem korunacak hem de nesilden nesile aktarılacak.

 Bu arşivle ilgili bir çağrınız var mı?

Çağrımız şu olur: Türkiye’de özellikle İBB son yıllarda şehrin birçok görünmez mirasını yeniden görünür kıldı. Bu anlamda İBB Kültür olarak biz de İBB Miras‘tan feyz bu arşivleme çalışmasını başlatıyoruz. CRR Konser Salonu besteci, piyanist, eğitimci, orkestra yöneticisi ve İstanbul Şehir Orkestrasının kurucusu Cemal Reşit Rey’in evidir. Böyle kabul etmek gerekir. Ellerinde arşivleri olan, bu arşivi tutmakta zorlanan, dijitale geçmesini isteyen herkes bu çalışmanın bir parçası olabilir. Onları akademisyenlerimizle ve bizlerle buluşmaya; bu arşivi birlikte toparlamaya davet ediyorum.

Previous Story

“Ağrı Dağı’nın Gölgesinde” İki Kültür Bir Sergi

0 0,00