İstanbul Haliç Kongre Merkezi bu günlerde Antoine de Saint-Exupéry’nin dünyaca ünlü eseri Küçük Prens’ten uyarlanan aynı adlı gösteriyi ağırlıyor. 1 Aralık’a kadar sahnelenecek gösterinin yönetmenliğini Anne Tournié, yapımını ise Broadway Entertainment Group üstleniyor. Küçük Prens‘in dans, müzik ve akrobasi eşliğinde gezegenler arası maceraları anlatan son teknolojiyle dolu 110 dakikalık büyülü sahne uyarlaması çocukları ve yetişkinleri sevgi, dostluk, sadakat ve insan doğası üzerine düşündürüyor. Paris, Sidney, Dubai, Graz gibi şehirlerde de sahnelenen gösteriyi Broadway Entertainment Grup Yapımcı ve Organizatörü Pavel Pesek ile konuştuk.
Küçük Prens’in dünyasından esinlenen bu dans tiyatrosunu nasıl tanımlarsınız?
Biz aslında bir müzikal yapmadık ya da bunu bir oyuna uyarlamadık. Gösterinin orijinal müzikleri bu eşsiz başyapıtın metinlerinin güzelliğini ortaya çıkarsın istedik. Çağdaş sanatın etkisi ile modern dansçılar ve akrobatların karakterleri canlandırdığı bir gösteri hazırladık. Karakterlerin tamamı Küçük Prens’i mimik ve jestleri ile ve muhteşem bir beden dili ile ifade ettiler. Sadece bir hikaye anlatıcı, Saint Exupéry’nin sözlerini gösteri sırasında bir fon edasında kullandı. Bu sayede izleyicinin hayal gücünü tamamen özgür bırakmış olduk.
Tiyatro, müzik, dans ve akrobasi ile yeniden şekillenen bu gösteri sahneye uyarlanırken kitabın konusuna, diline ve yapısına ne kadar sağdık kaldı?
Başyapıtlar asla değişime ihtiyaç duymaz. Küçük Prens de bir başyapıt. Bizim yaratıcı katkımız, böyle değerli bir başyapıtı koreografik bir gösteriye dönüştürmek oldu. Kitabı en derinlerine kadar hissediyor ve seviyoruz. Hikayenin güzelliğini yeniden ortaya çıkarmak için de ona son derece saygılı davrandık. Hikayenin özüne ve kronolojisine tamamen bağlı kaldık. Orijinal metnin ruhunu, anlamını ve duygusal derinliğini en ince detayına kadar koruduk. Kitaptan aldığımız her bir cümleye, virgülüne bile dokunmadan, tam olarak sadık kaldık. Herhangi bir sapma ya da ekleme yapmadık, çünkü hikayenin gücü, sadeliğinde ve orijinal yapısında yatıyor. Bizim katkımız, bu harika eseri sahneye taşırken görsel ve duygusal bir zenginlik eklemek oldu; ancak metne olan bağlılığımız her şeyin önünde diyebilirim.
Dünyanın farklı şehirlerinde sahnelediğiniz bu gösteriyi İstanbul’a taşımanın sizin için önemi nedir?
İstanbul, bize hayal kurduran bir destinasyon oldu. Avrupa ile Asya’nın kesişim noktasında yer alan bu muhteşem şehir, tıpkı kitap gibi evrenselliğin bir sembolü. Buradaki seyircinin ilgisi olağanüstüydü. Daha iki gösteriden sonra bile bu bağın ne kadar güçlü olduğunu hissediyoruz. Haliç Kongre Merkezi bize bu gösteriyi otuz binin üzerinde izleyiciyle buluşturma şansı sağlıyor. İstanbul’un en güzel bölgelerinden birinde bu kadar yoğun ilgi gördüğümüz için çok mutluyum. 1 Aralık’a kadar da Küçük Prens gösterisi devam edeceği için daha yüzlerce binlerce izleyici ile karşılaşacak olmanın heyecanını yaşıyorum.
Diğer performansları göz önünde bulundurduğunuzda İstanbul’da sahne almayla ilgili neler söylemek istersiniz? Burada olmanın yaratıcı sürecinize nasıl bir etkisi oldu? İstanbullu izleyiciyi göz önünde bulundurarak, performansınıza eklediğiniz yeni unsurlar oldu mu? Varsa, bunlar nelerdir?
Bizi en çok büyüleyen şey, dünyanın neresinde olursanız olun, seyircilerin tepkilerinin aynı olduğunu görmek… Küçük Prens’in mesajları, izleyicilerin kökeni veya kültürü ne olursa olsun evrenseldir. Bu nedenle gösterinin sahneye yansımasında herhangi bir şeyi değiştirmedik ya da üzerinde bir değişiklik yapmadık. Her metropolde muhteşem ilgi gören bu gösterinin İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde de aynı sinerjiyi yakalamasından ötürü son derece mutluyuz.
Küçük Prens yolculuğunda, karşılaştığı birçok farklı insan ve kültürle insanlık mesajını paylaşıyor. İstanbul’dan bu mesaja neler eklemek istersiniz?
Hepimizin insan olduğu, aynı şekilde güldüğümüz ve ağladığımız gerçeği… Saint-Exupéry şöyle yazmıştı: “Tüm yetişkinler bir zamanlar çocuktu, ama çok azı bunu hatırlar.” Biz, her gösteride olduğu gibi Haliç Kongre Merkezi’ni ziyaret eden ve Küçük Prens deneyimi yaşayan tüm yetişkinlerin bunu hatırlayacağının farkında.
Yönetmen Anne Tournié’nin İstanbul’da 11 gün boyunca sahnelenecek gösteri ile ilgili yorumu ise şöyle: “Ekip olarak Küçük Prens’in dünya yolculuğunu İstanbul’da devam ettirmesinden dolayı çok heyecanlıyız. Küçük Prens yolculuğunda, karşılaştığı birçok farklı insan ve kültürle insanlık mesajını paylaşıyor. Antoine de Saint-Exupéry’nin değerli masalının yarattığı bu kaynaştırma ortamında; Küçük Prens’in dostluk, yalnızlık, sevgi ve hem diğer insanlara hem de gezegenimize duyduğu şefkatin hikayesini getirmekten onur duyuyoruz.” Dünyanın dört bir yanındaki nesiller Küçük Prens’i seviyor. Uluslararası fenomen bir kitap olan bu şaheser tam 200 milyon satarken, 250 dil ile en çok çevrilen ikinci kitap konumunda. Zamana meydan okuyan klasiğin bu güzel uyarlaması; hepimize, aslında esasen önemli olan birçok şeyin gözle görülmeyen kavramlar olduğunu öğretiyor.
*Fransızca seslendirilen 110 dakikalık gösteri Türkçe altyazılıdır.