Ayla Algan Son Yolculuğuna Uğurlandı

86 yaşında beyin kanamasından ölen usta sanatçı Ayla Algan'ı ailesi, dostları, meslektaşları ve öğrencileri Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde yapılan bir törenle sonsuzluğa uğurladı.

86 yaşında hayatını kaybeden tiyatro sanatçısı, yönetmen, şarkıcı ve oyuncu eğitmeni Ayla Algan için bugün sabah 10.30’da İBB Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde bir tören düzenlendi. Törene Ayla Algan’ın kızı Sevi Algan, ailesi, oyuncular, öğrencileri ve sevenleri katıldı. Törende oyuncu Erol Babaoğlu, Ayşegül İşsever, besteci Garo Mafyan, Orhan Alkaya, Halit Ergenç, Mine Koyuncuoğlu, Bilge Katipoğlu, Ayla Uzunatağan, Sevinç Özer, Aslı Öngören, Uğurtan Atakan ve Hilmi Zafer Şahin konuştu.

İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever yaptığı konuşmada, “Bugün Ayla Algan’ı kaybettik. Renklerimizi teker teker kaybediyoruz… Renklerimiz teker teker soluyor. Yerlerine yenilerini de koyamıyoruz,” dedi.

Emre Babaoğlu: “En çok sevdiği yerde uğurluyoruz”

Törende aile adına bir konuşma yapan oyuncu Emre Babaoğlu, “Çok fazla insan yetiştirdiler. Bugün belki burada oturan pek çok kişi mesleklerini onlara borçlu diyebiliriz. Hem dans hem tiyatro hem de sinemada pek çok ismin yetişmesine öncülük ettiler. Ayla abla özellikle insana değer veren, insana yatırım yapan bir kişiydi. Hem sizinle çok uğraşırdı, didişirdi hem de size yardım ederdi. Hiç olmayacak dediğiniz kişiden mutlaka bir şey çıkmasını sağlardı. ‘Oyunculuk atölyelerine gelen insanlardan oyuncu olmazsa yazar olur, yazar olmazsa en kötüsünden iyi bir seyirci yaratırız’ derdi. Her zaman umudu vardı,” diye konuştu.

Babaoğlu konuşmasında ünlü sanatçıyı Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde uğurlamanın anlamlı olduğuna da dikkat çekti:

“Üç kıtada sahneye çıktı, pek çok dilde dünyanın pek çok yerinde şarkılar söyledi, oyunlar oynadı ama kalbi hep burada attı. Sanat yaşamı burada başladı. Muhsin Hocasının sahnesinde başladı. Bugün hep olmak istediği yerden, yine Muhsin Hocası’nın sahnesinden, uğurluyoruz onu. Sevgi dolu bir insandı ama en çok seyirciyi sevdi, en çok bu sahneyi sevdi.”

Orhan Alkaya: “Ayla’ya gidelim dedik, yapmadık”

Oyuncu Orhan Alkaya ise konuşmasında şunları söyledi:

“Tören başlamadan önce büyük bir gürültü koptu. Bir arkadaşımız demir profile takılıp düşmüş. O anda hatırladım. Ayla’nın üstüne dekor düşmüştü. Ayla’nın şu sözünü hatırlıyorum: Önemli değil canım, tiyatroda olur böyle şeyler. Olağanüstü oyunculardandı. Sonsuz bir arayış, sonsuz bir yeni bir şey öğrenme istediği, bir şeyi tamamlama konusunda daimi bir kaygı… Ayla her şeyden heyecanlanabilen, her yeni ile yeniden düşünmeye başlayan, parçayı bütün olarak görenlerden biriydi. Çok acı artık onunla konuşamayacak olmak.

“Çok saçma şeyler yapıyoruz. Macit ile otururken ‘Ayla’ya gidelim dedik’ bir türlü yapmadık. Sonra burada ağlıyoruz. Bu da bize özel bir şey galiba. Bir oyuncuyu, bir arkadaşı, bir dostu, anaç bir enerjiyi kaybettik. Sadece başımız sağ olsun demek yetersiz olacak. O yüzden susuyorum.”

Aliye Uzunatağan: “Onu tanıdığımda 10 yaşındaydım”

Konuşmasında Ayla Algan ile çok küçük yaşta tanıştığını anlatan oyuncu Aliye Uzunatağan, şunları söyledi: “Ben onu tanıdığımda on yaşındaydım. Sezuan’ın İyi İnsanı oyununda tanıdım. Tepebaşı Dram Tiyatrosu, imam hatipliler tarafından basıldığı gün  biz çocuklar da vardık sahnede… Bütün erkekler camdan atlayarak kaçtı,  iki kadın korudu o gün bizi…  Biri Ayla abla idi, diğeri sonradan tiyatroyu bıraktığı için adı aklımda değil. İkisi de iki merdivenin ucunda dövüştüler. Bir ara Ayla abla biz çocukları topladı ve polisler gelene kadar kömürlüğüne kapattı.”

İlginizi çekebilir:  Mayıs Ayında Kitap Raflarında Neler Var?

Uzunatağan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben onu severek, ona hayran büyüdüm. Ayla abla tam bir sanatçıydı. Bana ölümden korkmamayı Ayla Abla öğretti. ‘Ölüm bir uyku, bak Shakespeare’e, kaç yıl öncesinden’ derdi. Sonra büyüdük, arkadaş olduk. Kadınca konuları konuşmaya başladık. İnsanın iyi bir oyuncu olması için egolarını yok etmesi gerektiğini söylerdi. Ben de yok ettim.

“O kadar çok soru sormayı öğretti ki.. O benim hem hocam oldu, hem ablam oldu. O kadar güzel sesi vardı ki… O kadar iyi bir insandı ki… Saf insandı. Nurlarda uyusun. Ödülleri çok umursamazdı, bana da ‘umursama’ derdi. Bunlar bizi şımartabilir, egomuzu büyütebilir derdi. Ben de ortaya koymam ödüllerimi… O kadar çok şey öğrendim ki ondan. Seni çok çok özleyeceğim. Başım sıkışınca kime telefon edeceğim ben? Canım benim!”

Tiyatro Kare Genel Sanat Yönetmeni Nedim Saban da Ayla Algan’ın tiyatroda Muhsin Ertuğrul’un çocuklarından biri olduğuna dikkati çekerek, “Kendisiyle 1982’de tanışmıştım. Bir telefon konuşmamız olmuştu. Bir çocuk oyununa davet etmiştim. ‘Ben Ölü Canlar’ı çalışıyorum ama Beklan gelir’ dedi. Çok garipsedim. Hakikaten Beklan Algan gelmişti. Oyun bitince onunla tanıştım. Ertesi hafta salı günü de Ayla Algan’la randevum vardı. Ben okuldan kaçtım gittim, iyi ki kaçmışım. 15 dakika konuştuk ve benim bütün hayatımı değiştiren şeyler söyledi,” şeklinde konuştu.

Halit Ergenç: “Onunla bir okyanusun yanındaymış gibi hissederdim”

Oyuncu Halit Ergenç ise, “Ayla Algan’la yan yana geldiğim zaman kendimi sanki büyük bir okyanusun yanındaymışım gibi hissediyordum. Çünkü ondan gelen bilginin ve sevginin size bulaşmaması mümkün değildi,” ifadelerini kullanarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Benim için zor bir konuşma… ‘Kendimi onun yanındayken bir okyanusun yanındaymış gibi hissediyordum. Size bulaşmaması mümkün değil o bilginin, birikimin, insanlığın… Ne mutlu ki size bulaşabilmiş o su. Gecenin bir yarısı arardı bizi ‘Ali’ye şunu yapın’ derdi. ‘Merhaba, nasılsın’ demezdi. Direkt konuya girerdi. Çünkü çoktan sizin yerinize düşünmüş olurdu. Dizi çekerken arardım ‘Sıkışıklık hissediyorum, ne yapayım’ derdim. İki üç cümle ile bana bir alan açardı. Allah kolaylık versin hepimize. Çünkü telefonun ucunda değil artık. İnsan üç kez ölürmüş, öldüğü zaman, toprağa verildiği zaman, üçüncüsü de ismi son kez zikredildiği zaman… Ben Ayla Abla’nın öleceğini düşünmüyorum.”

Sevi Algan: “Annemi hep paylaşmak zorunda kaldım”

Ünlü sanatçının kızı Sevi Algan ise konuşmasında “Ben annemi hep paylaşmak zorunda kaldım. Almanya’daki işçilerle, çocuklarla… Onlar da Türk tiyatrosunu öğrensinler derdi. Çok erken büyümek zorunda kaldım. Beş yaşında kendi başıma uçakla seyahat ediyordum. Hastanede hasta yatarken annem yanımda olurdu. Biri gelip anneme selam verdiğinde annem onlarla ilgilenmekten beni unuturdu…

“Kolay tarafları da vardı, zor tarafları da. Sahne onun eviydi. Evliliği de tiyatro gibiydi. Yataktan kalktım. Zangır zangır titriyor. Deprem oluyor herhalde diye düşündüm. Aşağıya indim annemle babam tiyatro kavgası yapıyorlar. Gündelik hayatı bile böyle yaşardı” dedi.

Konuşmalardan sonra Ayla Algan’ın birincilik kazandığı Polonyo’daki Sopot Festivali’nden görüntülere de yer verildi.  Törenin ardından Algan’ın cenazesi Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazının sonrasında Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Previous Story

Ayla Algan’ın Ardından

Next Story

Karamustafa: “-Mişli Geçmiş Zamanla İstanbul Belleği”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights