13–21 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek 36. Ankara Film Festivali, Fransız Yeni Dalgası’nın özgür ve yenilikçi ruhunu Ankara’ya taşıyor. Institut français Türkiye desteğiyle hazırlanan “Yaşasın Yeni Dalga!” seçkisi, sinemada yaratıcı özgürlüğün, cesaretin ve biçimsel yeniliğin simgesi haline gelen bu akımı, biri klasik diğeri çağdaş iki filmle yeniden hatırlatıyor. Festivalin tüm gösterimleri Kızılay Büyülü Fener Sineması’nda yapılacak.

Özgürlük, Aşk ve İsyan Üzerine Bir Manifesto
Seçkinin klasiği, Jean-Luc Godard’ın ilk uzun metrajı olan ve Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü’nü kazanan “Serseri Aşıklar” (À bout de souffle, 1960). Yalnızca Yeni Dalga’nın değil, modern sinemanın da başlangıç noktalarından biri kabul edilen film, serseri ruhlu kanun kaçağı Michel Poiccard ile Paris’te gazetecilik hayalleri kuran Amerikalı öğrenci Patricia Franchini’nin kısa ama unutulmaz ilişkisini anlatıyor. Raoul Coutard’ın siyah-beyaz görüntüleri, Martial Solal’in müzikleri ve Jean Seberg ile Jean-Paul Belmondo’nun ikonik performanslarıyla film, özgürlük, aşk ve isyan üzerine eskimeyen bir manifesto.

Godard’a ve Yeni Dalga’ya Selam
Seçkinin diğer filmi, “Serseri Aşıklar”ın yaratım sürecini anlatan ve bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan “Yeni Dalga” (Nouvelle Vague, 2025). Amerikan bağımsız sinemasının Oscar ödüllü yönetmeni Richard Linklater’ın siyah-beyaz filmi, izleyiciyi 1959 Paris’inin yaratıcı ortamına, cesur bir yönetmenin hikayesini beyaz perdeye taşıyor. Film, Godard’ın sinemaya getirdiği devrimi zarif bir biçimde yeniden kurgularken, 60’ların gençlik enerjisini günümüz sinemasıyla buluşturuyor. David Chambille’in dönemin özgün estetiğini öne çıkan yapım, yalnızca Godard’a değil, sinemada yaratıcılığın cesaretine de bir selam niteliğinde.
*Festival biletleri 31 Ekim’de biletinial.com üzerinden ve sinema gişelerinden satışa sunulacak.


