Mimarlığın geleceğe uyum sağlama yollarını sorgulayan 2025 Venedik Mimarlık Bienali, bugüne kadar düzenlenen en büyük mimarlık bienali olmaya hazırlanıyor. 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin basın tanıtımında, bu yılki edisyonun içeriğine dair detaylar sunan küratör Carlo Ratti, bienalin “Intelligens. Natural. Artificial. Collective” temasıyla kurgulandığını açıkladı. Bienal, 10 Mayıs – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek ve 8-9 Mayıs tarihlerinde ön izleme etkinlikleri düzenlenecek.
Venedik’in Giardini, Arsenale ve şehir merkezinde dağılan sergide, 66 ülkenin ulusal pavyonları yer alıyor. Bu yıl ilk kez katılan dört ülke – Azerbaycan Cumhuriyeti, Umman Sultanlığı, Katar ve Togo – bienalin kapsayıcı ve çok katmanlı yapısının altını çiziyor. 750’den fazla katılımcının bulunduğu bienalde bireysel ve kurumsal katılımcılar, disiplinlerarası ve nesiller arası ekipler halinde çalışıyor.
Doğadan Uzaya: Mimarlığın Zekayla Buluşması
Bienalin küratöryel vizyonu, mimarlığın iklim değişikliği ve kentsel dönüşümler gibi giderek karmaşıklaşan sorunlarla nasıl başa çıkabileceğini sorgulayan bir laboratuvar işlevi görüyor. Doğal Zeka, Yapay Zeka ve Kolektif Zeka olmak üzere üç temel eksene ayrılan bienal, uzay mimarlığının yeryüzündeki yaşamı nasıl iyileştirebileceği sorusunu da masaya yatırıyor.
Biyomimikri ve doğal sistemlerden ilham alan yapılar, iklim değişikliği senaryolarıyla birlikte tartışılırken, Kengo Kuma’nın liderliğindeki bir projede, yapay zeka kullanılarak düzensiz ahşap malzemelerinin mimari yapılara dönüştürülmesi inceleniyor. Öte yandan, kentsel planlamada yapay zekanın rolü giderek daha fazla öne çıkıyor. Geri dönüştürülebilir atıkları tespit etme ve şehir madenciliği (urban mining) ile mevcut kent dokusunun yeniden kullanımı gibi konular, bienalin ana tartışma alanlarından biri olacak. Arsenale alanında ise insansı robotların inşaat sürecindeki potansiyeli araştırılarak, bu teknolojinin mimari tasarıma nasıl entegre edilebileceği değerlendirilecek.
Kolektif zeka teması ise bilgi paylaşımının mimarlık üzerindeki etkisini sorgularken, uzay mimarlığından öğrenilen derslerin yeryüzüne adaptasyonunu da ele alıyor. Örneğin, uzay giysilerinin sunduğu yaşamsal destek sistemlerinin kent mimarlığında nasıl uygulanabileceği, geleceğin şehirlerinin tasarımında yeni bir yönelimi işaret ediyor.
Venedik Yaşayan Laboratuvarı
Bienalin önemli yeniliklerinden biri de Venedik kentini bir laboratuvar olarak kullanarak sürdürülebilirlik üzerine gerçek zamanlı deneyler yapmayı amaçlayan Venice Living Lab. Bu inisiyatif, kentin suyla olan ilişkisini mercek altına alarak, su arıtma ve geri dönüştürme tekniklerini araştıracak. Hatta saf suyun espresso kahveye dönüşmesini canlı olarak gösterecek bir deney de planlanıyor. COP30 ile birlikte Amazon ormanları üzerine yapılacak bir çalışma da bienalin küresel sürdürülebilirlik perspektifine verdiği önemi gösteriyor.
“İmkânsız Konuşmalara” Hazır mısınız?
Bienal kataloğu bu yıl sıradışı bir format sunarak, yapay zeka aracılığıyla tarihi figürlerle “İmkânsız Konuşmalar” düzenleyecek. Mimarlığın tarihine damgasını vurmuş isimlerin günümüz meselelerine dair “görüş bildirdiği” bu deneyim, mimarlık ve yapay zekanın geleceğe dair tartışmalarını daha da derinleştiriyor.
Bu yılki Venedik Mimarlık Bienali, geleneksel sergi formatlarını aşarak, mimarlığın geleceğini kolektif olarak düşünme fırsatı sunuyor. Sınırların giderek belirsizleştiği bir dünyada, mimarlığın doğal, yapay ve kolektif zeka ile buluşarak kendini nasıl dönüştürebileceğini görmek için Venedik’te olacakları heyecan verici bir deneyim bekliyor.